KANSER VE PSİKOLOJİ
Kanser, bir organizmadaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünmesi, çoğalması ve birikmesidir. Tek bir organı etkileyebildiği gibi uzaktaki organlara da yayılarak etkisini gösterebilir. Her ne kadar bazı standartlar belirlenmiş olsa da her kanser türüne özgü olarak farklı yaklaşımlar ve tedaviler uygulanmaktadır. Kanserin tedavisinde radyoterapi, kemoterapi, cerrahi, immünoterapi, hormon terapisi, 155 hedeflenmiş terapiler ve gen terapi gibi biyolojik terapiler tek başına veya birlikte kullanılabilirler (Baykara O. Balikesir Saglik Bil Derg Cilt:5 Sayı:3 Aralık 2016).
Kanser görülme sıklığı bireylerde her geçen gün artmaktadır. Bu sebepten dolayı kanser olan hastalar bu hastalığı öğrendikleri zaman ilk başta inanmazken olmayan kişiler ise en ufak bir durumda acaba kanser miyim diye düşünmeye başlamıştır. Tüm bunlar da bize gösteriyor ki kanser, bedensel zorlukların yanı sıra hastaların sosyal yaşamında ve hastalar üzerinde psikolojik etkisi ağır ruhsal sorunlara yol açabilmektedir (Ülger, Alacacılıoğlu, Gülseren, Zencir, Demir, Tarhan, 2013). Bu durumda da hem hastalığın seyri hem tedavinin seyri hem de henüz hasta bile olup olmadığını bilmeyen kişilerin psikolojileri olumsuz etkilenmektedir. Hastalık teşhisi konmuş kişiler için durum tabiki biraz daha zordur. Çünkü tedavi süreci hem uzun hem de ağırdır. Bu yüzden de teşhis konmuş kişilerin öğrendikleri andan itibaren psiko-sosyal destek almaları önerilir. Hastaların psiko-sosyal destek alması sadece tedavi sürecine yönelik olmaz. Aynı zamanda bu hastalıkla daha kolay baş etmelerini de geliştirir.
Kanserli hastalar, yüksek oranda psikiyatrik komorbiditeye sahiptirler (Ülger vd.,2013). Kanser teşhisi konan kişilerde sıklıkla Depresyon, Anksiyete, Uyum bozukluğu ve Özgüven Kaybı gibi psikolojik rahatsızlıklar görülür. Kişiler kanser hastası olduğunu öğrendikten sonra sürece uyum sağlayana kadar 5 tane aşamadan geçer (Elbi H. Psiko– onkoloji. 3P Dergisi 1998; 6: 5- 7.). Bu beş aşama:
1. AŞAMA
Kanser teşhisi alan kişinin ilk tepkisi şok olma ve buna inanmamadır. Bu durum birkaç hafta sürer ve kişinin iç dünyası bir anda karmaşıklaşır. Aynı zamanda kişi sürekli olarak bu durumu inkâr eder. İnkâr katlanması zor olan durumlarda devreye giren bir mekanizmadır. Kişi kendini gerçeğin dışında tutmaya çalışır.
2. AŞAMA
Bir diğer aşama da ise artık kişi yavaş yavaş kabullenme sürecine girer. Ve bu aşamada kaygı süreci başlar. Kişi kaygısını yok etmek için bastırma, inkâr gibi reaksiyonlar gösterir.
3. AŞAMA
Tedavide en aktif noktaya gelindiğinde hasta artık daha uyumlu ve durumu kabullenmeye çalışma haline bürünür. Yaşamında artık bazı şeylerin eskisi gibi olmadığının farkına varır.
4. AŞAMA
Hasta artık bazı şeyleri kabullendikten sonra bundan sonraki yaşamını nasıl geçirmeli, her gününü nasıl değerlendirmeli onu düşünmeye başlar.
5. AŞAMA
Son aşamada ise hastanın gerçeği kabullenmiş, eski enerjisini ve hatta ruhsal durumunu yeni yaşam şekline uyarladığını görürüz. Kişiler bu süreçte hayatını, geçmişini ve hatta geleceğini yeniden yorumlamaya başlar.
Kanser teşhisi konan hastaların psikolojik süreçlerinden bahsettik. Peki ya psikolojik tedavide hangi yöntem daha çok kullanılır diyecek olursanız cevap BDT Tedavi Yöntemi olacaktır. Bu tür rahatsızlıklar sıklıkla Bilişsel Davranışçı Terapinin psikolojik morbiditeyi azaltmada olumlu etkilerinin olduğu ve kanser hastalarının yaşam kalitesini arttırdığı yapılan birçok çalışmada belirtilmiştir. Bilişsel Davranışçı Terapiler, yaşam problemleri için öğrenme kuramlarını uygulayarak, kanser hastalarının yaşamlarında karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden gelmelerine yardım etmeyi amaçlar.
Bu terapilerinin yanında hastanın ailesinin de hasta üzerinde olumlu veya olumsuz şekilde etkileri olabilir. Bilinen bir gerçek vardır ki kanser hastalıklarında genel tıbbi müdahalenin yanında bireyin motivasyonu da önemlidir. Bundan dolayı hastanın terapisti kadar ailesine de iş düşmektedir. Bu işi en doğru şekilde ona yardım ederek sağlanabilir. Hastaya karşı yapılacak en büyük yardım da hastanın umudunu yükseltmektir. Hastaya her daim onunla birlikte olacağını ve bu güç durumu birlikte atlatacağına dair ifadelerde bulunmak onun belli bir alana kısılıp kalmasını engelleyerek sosyal ortamlara sokmak yapılabilecek bazı yardımlardandır. Bununla beraber hasta bireysel olarak da umudunu yükseltebilir. Yapılan çalışmalara bakılınca hastanın kendine ait bir Youtube sayfası açması ve oradan gelen olumlu dönütlerle beraber hastanın psikolojik açıdan iyiliği yüksek olasılıkla sağlanmış olduğu tespit edilmiştir (Soylu,2013).
Kanser hastalığı son yıllarda ölüme yol açan hastalıklar içinde ön sıralarda yer alan bir hastalık olmakla birlikte, bugün birçok kanser türü tedavi edilebilmekte, sağkalım süreleri geçmişe göre daha uzun olmaktadır. Bu süreçte yaşanılan güçlükler, eğitimle kazanılabilen beceriler sayesinde en aza indirgenebilme şansına sahiptirler. Bu ise yalnız hastanın değil, onunla ilgilenen herkesin ruhsal ve fiziksel yükünün azalmasının, emek ve enerjinin doğru kullanılmasını sağlar. Hastaya açık davranmanın önemi tartışılamaz. Hasta ile ilgilenen doktorun, hemşirenin, özellikle ailenin ve psikoloğun yeri çok önemlidir. Hasta, hasta ailesi ve sağlık çalışanları bu süreçte ortak bir çalışma içinde olmalılar. Hastanın motivasyonunu sağlamak, onun ile ilgilenen tedavi ekibinin profesyonelliğiyle orantılıdır. Kanser sadece hücre, doku ve organlardaki patoloji ile açıklanamayan bir hastalık değil, toplumsal, kültürel ve aile yanıtlarından etkilenen bir hastalıktır. Hasta ile hastanın ailesi birbirinden ayrı düşünülemez. Hasta ailesinin moral ve motivasyonu, doğrudan hastayı etkilemektedir. Doktor, hemşire, sosyal çalışanlar ve psikolog üyeleri ile tedavi ekibi hastaya olduğu gibi, hastanın ailesine gerekli müdahalelerde bulunmalıdır. Kanser hastası, ortaya çıkan fiziksel yetersizlik (vücut ağrıları vb.), hastane koşulları ve ilaç yan etkileriyle birlikte (saç dökülmesi vb.) psikolojik zorluklarla mücadele eder. Uyum çabası sürecinde yaşanan, görünüş ve yaşam biçiminde değişmeler, geleceğe yönelik belirsizlik algısı hastanın motivasyonunun, kendilik değeri (self-esteem) ve kendilik tanımının (self-concept) değişmesine sebep olur. Süreçte patolojik tedavi ile birlikte psikolojik tedavi ayrılmaz bir bütündür.
Sonuç olarak kanser tıbbi müdahale gerektiren ülkemizde ve dünyamızda çok sık görülen bir hastalıktır. Bu hastalığın atlatılmasında ilaçlar kadar aynı zamanda hastanın psikolojik iyiliği de önemlidir. Kanser tedavisi sürecinde hastaya fiziki yakınlık kadar psikolojik açıdan da yakın olmaya, bireyin umut seviyesinin yükseltmeye çalışmalıyız. Kansere karşı elimizde tıp kadar kuvvetli bir silah var ‘UMUT’.
KAYNAKÇA
KANSERDE PSİKOSOSYAL SORUNLAR VE PSİKOSOSYAL ONKOLOJİNİN ÖNEMİ (journalagent.com)
BSBD-93823-REVIEW-BAYKARA.pdf (journalagent.com)
(Kübler-Ross, 1995)
(Brewin 1977) The Cancer Patient: Communication and morale
American Cancer Society (2008)
Sağlık Psikolojisi / Türk Psikologlar Derneği / Ülgen H. Okyayuz
YAĞMUR ZORBAZ- SENEM EKER- BURAK DURMUŞ
Bir yanıt yazın