BAĞIMLILIK
Bağımlılık, haz almak veya kişiye rahatsızlık veren olumsuz duygu durumlarından uzaklaşmak amacıyla başvurulan ve zararları sebebiyle kişiden birçok şey götüren bir davranışı sıklıkla tekrarlamak olarak tanımlanabilir (McMurran, 1994). Tanımdan da anlaşılacağı üzere kişi, bağımlılık geliştirdiği davranışı olumsuz ve telafi etmesi güç sonuçlarına ve etkilerine rağmen sürdürüyordur ve istese bile davranışı bırakmakta zorlanıyordur. Bağımlılık konusuna değinirken ilk olarak DSM-5’te yer alan madde ile ilişkili bozukluklar ve bağımlılık bozuklukları (Substance-related and addictive disorders) kategorisinde bulunan madde kullanım bozukluğundan, kumar bağımlılığından ve tedaviden bahsediyor olacağız.
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’nda (DSM-V) madde ve ilişkili bozukluklar kategorisi içerisinde tanımlanan madde kullanım bozukluğu tanı kriterleri arasında; kişinin planladığından daha fazla miktarda maddeyi uzun bir zamandır kullanıyor olması, maddeyi bırakmak için sürekli başarısız denemelerde bulunuyor olması, maddeyi edinmek veya kullanmak için uzun bir zaman ve çaba harcıyor olması, maddeyi kullanmak için güçlü bir istek duyması, madde kullanımının sosyal veya meslek hayatında sorunlara yol açıyor olması ve bu sorunların farkındalığına rağmen madde kullanmaya devam ediyor olması, tolerans ve yoksunluk belirtileri geliştirmiş olması yer almaktadır (APA, 2013). Bağımlılığın altında yatan nedenler araştırıldığında, yapılan davranışın (madde kullanmak, alkol almak vb.) beynin ödül sisteminiherhangi bir adaptif davranıştan daha hızlı ve direkt olarak aktive ettiği bunun sonucunda kısa süreli de olsa bir rahatlama sağladığı ortaya konmaktadır (APA, 2013). Bazı maddelerin beynin ödül sistemini aktive etmesi sonucunda kişinin ileride bu maddeyi kullanma sıklığı artar. Davranışçılık ekolüne göre madde haz verme sebebiyle pozitif pekiştireç görevi görerek kişinin madde alma davranışını veya arayışını artırmaktadır (Robinson&Berridge, 2000). Fakat davranışçı araştırmacılar madde bağımlılığını direkt pozitif pekiştirecin bir sonucu olarak açıklamaktan kaçınarak bunu sadece davranışın tekrar ortaya konmasını açıklayan bir neden olarak görmektedirler (Robinson&Berridge, 2000).Araştırmalara göre madde veya alkol kullanımının devam etmesi iki durumla açıklanabilir: Madde haz verici sebeplerden ötürü kullanılıyordur veya yoksunluk semptomlarından kurtulmak için kullanılıyordur (Robinson&Berridge, 2000). Madde haz verici sebeplerden ötürü kullanılmaya devam ettikten bir süre sonra aynı miktarda madde kişiye haz vermemeye başlar. Bu durum kişinin maddeye karşı tolerans geliştirmesinin bir sonucudur. Tolerans, kişinin maddenin sürekli aynı miktarda kullanılmasından haz alamaması ve her seferinde daha fazla miktara ihtiyaç duyması ile karakterizedir (APA, 2013). Yoksunluk semptomları ise kişinin önceleri haz almak amacıyla kullandığı maddeye karşı geliştirdiği fizyolojik bağımlılık sonucunda ortaya çıkar. Maddeyi kullanmadığında yoksunluk belirtileri kişiyi belirgin bir sıkıntıya sokar ve maddeyi kullanana kadar bu durum devam eder. Dolayısıyla yoksunluk semptomlarından kurtulmak kişinin maddeyi kullanmak için birincil motivasyonu haline gelir (APA, 2013).
Bağımlılık denildiğinde akla ilk olarak madde ve alkol bağımlılığı gelse de birçok araştırma, bazı davranışların da madde kullanımının aktive ettiği ödül sistemini aktive ettiğini ve bu durum sonucunda kişinin haz alarak davranışı tekrar etme olasılığını artırdığını göstermektedir. DSM-5’te bu duruma değinilmiş ve bazı davranış bağımlılıklarının(Behavioural addictions) tanımlanmasına gerek duyulmuştur. DSM-5’e dâhil edilen davranış bağımlılıklarından kumar bağımlılığı özellikle madde kullanımı ile birlikte görülme sıklığından dolayı incelenmeye değerdir. Kumar oynama tıpkı madde kullanımında görülen bazı klinik özelliklerle benzerlik göstermektedir. Bu benzerlikler arasında kumardan önce güçlü bir itki duyma, kumarın pozitif duygulanıma yol açması, kaygıyı azaltması (Grant&Chamberlain, 2016) ve ödül sistemini aktive etmesi (APA, 2013) gösterilebilir.
Bağımlılığın tedavisinde önerilen ve etkinliği kanıtlanmış yaklaşımlardan biri grup psikoterapisidir. Özellikle madde ve alkol bağımlılığı için grupla psikoterapi görmenin bireysel psikoterapi görmeye oranla daha avantajlı ve etkili olduğu yapılan araştırmalarda vurgulanmaktadır (Flores&Mahon, 1993). Bağımlı kişinin grup içerisinde tedavi görmesi, bu sorunla baş edenin yalnızca kendisi olduğu algısını ve yalnızlık hissini engellemenin yanı sıra kişinin grup içerisindeki diğer kişiler aracılığıyla kendi savunmalarını görmesine ve kişiler arası ilişkilerindeki patolojik stillerin farkına varmasına katkı sağlamaktadır (Flores&Mahon, 1993).
Mekselina Zereyalp
Kaynakça:
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). Washington, DC: Author.
Flores, P. J., & Mahon, L. (1993). The treatment of addiction in group psychotherapy. International Journal of Group Psychotherapy, 43(2), 143-156.
Grant, J. E., & Chamberlain, S. R. (2016). Expanding the definition of addiction: DSM-5 vs. ICD-11. CNS spectrums, 21(4), 300-303.
McMurran, M. (1994). The psychology of addiction (Vol. 10). Taylor & Francis.
Robinson, T. E., & Berridge, K. C. (2000). The psychology and neurobiology of addiction: an incentive–sensitization view. Addiction, 95(8s2), 91-117.
Bir yanıt yazın