
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat süresi kısa, dikkati çabuk dağılan, aşırı hareketli olan çocuklar 1940’lardan beri psikolog ve psikiyatristlerin inceleme alanı olmuş, ilk tanımlama ise 1902 yılında İngiltere’de yayımlanan makaleden sonra gerçekleşmiştir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu son on yıl içerisinde ailelerin çocuk psikiyatrisi kliniklerine danışma nedenlerinin başında gelmektedir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çocukluk döneminde başlayan, etkisi tüm yaşama yayılabilen, devamlı bir nöro-psikiyatrik bir bozukluktur. DEHB’nin üç temel bileşeni; dikkat eksikliği, dürtüsel davranışlar, ve hiperaktivitedir. Elbette DEHB sadece dikkat eksikliği, hareketlilik ve dürtüselliğin olduğu basit sorun olmayıp, bu belirtilerin neden olduğu ikincil sorunlar, eşlik eden başka psikiyatrik bozukluklar da durumu karmaşık hale getirir (Sürücü,2020). Hiperaktivite, bu sendromun önemli sebebi olmasına rağmen tek başına dikkat eksikliği de çok görülür. Başlangıcı genellikle üç yaş civarında olmakla beraber, tanı düzenli öğrenim için gerekli dikkat süresi ve yoğunlaşmanın gelişmesinin beklendiği ilkokul yıllarında konmaktadır (Öncü & Şenol, 2002). DEHB dikkatin belirli noktaya toplanamaması ve kolayca dağılması, dağınıklık, unutkanlık, eşyaları kaybetme, dikkatsizce hatalar yapma gibi belirtilerle ortaya çıkar (Sürücü, 2020). Biyolojik kökenleri üzerine yapılan kalıtım, genetik ve beyin görüntüleme araştırmaları bu bozuklukla ilgili önemli katkılar sağlamıştır. Ancak genel olarak DEHB nedeni bilinmeyen heterojen bir bozukluktur (Öncü & Şenol, 2002). Bozukluğun meydana gelişinde organik ve sosyal nedenler üzerinde durulmuştur.
Dikkat eksikliği, dikkat süresinin ve yoğunluğunun kişinin yaşına göre olması gerekenden daha az olmasıdır. Dikkatin belirli bir noktaya toplanamaması ve kolayca dağılması, dağınıklık, unutkanlık, eşyaları kaybetme, dikkatsizce hatalar yapma gibi belirtilerle kendini gösterir.
Dikkat Eksikliği Nedir?
Hiperaktivite Nedir?
Aşırı hareketlilik (Hiperaktivite) bireyin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayacak biçimde hareketli olmasıdır. Uzun süre yerinde oturamama, otururken elin ayağın sürekli hareket halinde olması, çok konuşma gibi belirtilerle kendini gösterir. Hareketlilikleri normal çocuklara göre 2-8 kat daha fazla olup, uyku halinde de hareketlilik aşırıdır. Konuşma biçimleri genellikle dağınık, konudan konuya atlama ve sık soru sorma gibi davranışlar sergilerler(Sürücü,2020).
Dürtüsellik Nedir?
Dürtüsellik, genel olarak bireyin davranışlarını kontrol edebilmesinde sorun yaşamasıdır. Bu bireyler bir şey yapmadan önce olası sonuçları düşünmeden hareket ederler. Acelecilik, istekleri erteleyememe, söz kesme, düşündüğünü hemen yapma gibi belirtilerle kendini gösterir.
Epidemiyoloji
Epidemiyolojik çalışmalar DEHB’nin yaygın bir bozukluk olduğunu göstermiştir (Tuğlu & Şahin, 2010). Tanıma göre sıklığı farklılıklar göstermekle birlikte, DSM-IV-TR tanı ölçütlerine göre çocuk ve ergenlerdeki sıklığı %5-10’dur. Toplumdaki DEHB yaygınlığı yaklaşık olarak çocuklukta %8, ergenlikte %6 ve erişkinlikte %4 olarak bilinmektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte görülme sıklığındaki azalma esasen rahatsızlık belirtilerinde azalma olduğunu gösterir. Bu azalma eğilimine rağmen erişkin DEHB olan bireylerde işe başlayamama, iş yerinde verimsizlik ve kötü zaman yönetimi ile ilgili sorunlar ortaya çıkar.
Etiyoloji
DEHB’nin yapılan tüm araştırmalara rağmen kesin nedeni bulunabilmiş değildir. Ancak birçok sebebin bir araya gelerek bu sorunun ortaya çıktığı düşünülmektedir. Genetik olarak bakıldığında, ailesinde DEHB olan bireylerin %75’inde aynı bozukluğun bulunduğu görülmüştür. Genel olarak genetik etkenlerden kaynaklanmakla beraber, bu etken DEHB’ninortaya çıkışını tek başına açıklayamamaktadır. Genetik etkenlerin yanı sıra annenin hamilelik döneminde alkol kullanması, beslenme bozukluğu ve besin zehirlenmesi yaşaması, erken doğumların ve kafa travmalarının da etkisi vardır.
Tanı Nasıl Konulur?
DEHB klinik bir tanıdır; tanıyı kesinleştirmeye yönelik herhangi bir laboratuvar tetkiki ya da özgün bir test (Doğangün & Yavuz, 2011). Klinisyenin tanı araçları arasında aile ve çocukla yapılan görüşmeler, klinik gözlem, fizik ve nörolojik muayene, davranış değerlendirme ölçekleri ve bilişsel testlerdir. Değerlendirmede ebeveynler, öğretmenler ve diğer özel kişilerden ölçekler yardımıyla bilgi toplanır.
Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
DEHB tedavisinde öncelikli olarak belirtiyi gösteren bireyin ailesinin oldukça özenli ve dikkatli olması gerekir. Çocuğun durumunun farkında olarak bilinçlenmesi sağlanmalıdır. DEHB ilaç ,davranış değişimi, anne-baba eğitimi, aile terapisi, sosyal beceri eğitimi, akademik beceri eğitimi, bireysel psikoterapi, bilişsel davranışçı terapi ve özel eğitim desteği ile tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Özellikle bu hastalık hakkında, kişide var olan yanlış bilgiler ve ön yargılar düzeltilmeli, bozukluğun belirtileri, seyri, tedavisi hakkında bilgilendirilmelidir. DEHB’nin davranış sorunlarının temeli, beyin yapı ve işleyişindedir. Her ne kadar psiko-eğitim tedavi şekli uygulanıyor olsa da hiçbir yöntem DEHB’nin çekirdek semptomları üzerinde ilaçlar kadar etkili değildir (Öner vd., 2003). Erken teşhis, tedavinin en büyük parçasını oluşturmaktadır. Ayrıca tedavinin başarısında doktorun dışında öğretmenler ve aileye de büyük görevler düşmektedir.
Kudret Karahan
Kaynakça
Doğangün, B. ve Yavuz, M. (2011). Dikkat ve hiperaktivitebozukluğu. Türk Pediatri Arşivi,46,25-28.
Öner, P., Öner, Ö. ve Aysev, A.(2003). Dikkat eksikliği hipwraktivite bozukluğu. Sürekli Tıp Eğitim Dergisi,12(3), 97-99.
Öncü, B. ve Şenol, S.(2002). Dikkat eksikliği hiperaktivitebozukluğunun etiyolojisi: Bütüncül Ylyaklaşım. Klinik psikiyatri dergisi, 5:111-119
Sürücü, Ö.(2020). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu anne – öğretmen el kitabı. Ankara: Bilgi Yayınevi
Tuğlu, C. ve Öztürk Şahin, Ö. (2010). Erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu: Nörobiyoloji, tanı sorunları ve klinik özellikler. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 2(1):75-116.
Bir yanıt yazın