Neden Ve Ne Zaman Tükeniriz?

Günlük yaşamımızda gerek tanıdığımız insanlardan olsun gerekse çevremizde karşılaştığımız insanlardan olsun sıklıkla duyduğumuz kavramlardır tükendim, tükenmişlik sendromu yaşıyorum, enerjim bitti, hiçbir şeye yetişemiyorum. Bunları söylerken kişilik özelliklerimiz, fiziksel özelliklerimiz tahammül sınırlarımız, sosyal yaşantımız ve buna benzer birçok sebepten dolayı farklı anlamlar yükleyerek söyleriz. Tükenmek bana göre artık enerjimin son noktasına gelip dehiçbir şey yapmak istememe haliyken bir başkasına göre yönetemediği bir işin kendisi üzerinde stres yaratıp da ruhsal olarak onu çökertmesi durumu olabilir. Nasıl ki dünya üzerinde parmak izlerimiz birbirinden farklı ve eşsizse psikolojik olarak yaşadığımız sıkıntılarımızın üzerimizde yarattığı sıkıntıların ağırlığı da aynı şekilde birbirinden farklı ve eşsizdir. Peki günlük yaşamımızda böyle gelişigüzel kullandığımız ‘tükenmek’ ‘tükenmişlik sendromu’ kavramının psikolojideki tanımı nedir hep birlikte bakalım. İlk olarak Herbert J. Freudenberger tarafından 1974 yılında kullanılarak literatüre geçen tükenmişlik sendromu, “…başarısızlık, yıpranma, enerji ve güç kaybı veya insanın iç kaynakları üzerinde, karşılanamayan istekler sonucunda ortaya çıkan bir tükenme durumu” şeklinde tanımlanmıştır. (Izgar, 2003:162)Geniş anlamda bakarsak, gündelik yaşama ve çevreye yönelik duygusal çöküntülerin neden olduğu fiziksel ve zihinsel bir yorgunluk, orta yaş krizi/statü ve kariyer gibi etkenlerle ilişkilendirmek mümkündür. Bu anlamda tükenmişlik sendromu, stres kaynaklı hastalıklar ve ölümler yanında, strese dayalı olarak zihinsel etkinliklerin yavaşlaması, psikolojik sorunların çeşitlenerek artışı ve cinsel enerjinin tükenmesiyle de yakından ilgilidir (Silah, 2005: 82-83). Bu tükenme durumuna başka bir açıdan bakacak olursak da insanoğlunun özel yaşamıyla veya iş yaşamıyla alakalı bir stresle karşı karşıya kaldığı zaman bu stresi kontrol altına alma konusunda yetersiz kaldığı, yönetemediği durumlarda verdiği tepkidir diyebiliriz.

“Bir güçlükle karşılaştığınızda kendinize bir kaçış yolu değil bir çıkış yolu arayın” (D. L. Weatherford) sözünden hareket edersek insanoğlunun sorunlarını çözebilecek çıkış kapısı bulamama hali ve sorunlarıyla cebelleşme durumu, sonunda tükenme evresiyle karşı karşıya kalmasına neden olur. Bu evre kişiyi hem bireysel, hem fiziksel, hem de psikolojik açıdan yoran ve yıpratan bir evredir. Peki insanları bu evreye getiren sebepler nelerdir.

NEDEN TÜKENİRİZ?

Günümüzde insanlar stresin yoğun olduğu ve iş yükünün ağır olduğu ortamlarda ‘tükenme’ durumu ile sıklıkla karşı karşıya kalırlar. Ama bu durumun ortaya çıkmasında yalnızca çalışma ortamının sebep olduğunu söyleyemeyiz. Çalışma ortamı kadar, insanlara ait özellikler, ailevi hususlar, sosyal yaşam, toplumsal yaşam, strese yatkın bir kişilik özelliğine sahip olma, stres kaynaklı olaylarla karşı karşıya kalma gibi etmenler tükenmişliğe sebep olur. Bu sebepleri bireysel sebepler ve çevresel sebepler olarak ikiye ayırabiliriz.

1: Bireysel Sebepler 

Yapılan çalışmalar, en önemli bireysel stres kaynağının kişilik özelliği olduğunu ortaya çıkarmıştır (Sabuncuoğlu ve Tüz, 2008: 306). A tipi kişilik özelliğine sahip bireylerin tükenmişlik olgusuna çok açık oldukları gözlenmiştir. Bu kişilik yapısı; mükemmeliyetçilik, ben-merkezlilik, saldırganlık, eleştirellik, tatminsizlik, başarı odaklılık, dinamizm ve yüksek sorumluluk duygusu gibi davranış kalıplarıyla karakterize olmaktadır (Eren, 2008: 305).Hepimizin de bildiği üzeri mükemmeliyetçi bir kişilik yapısı her zaman en iyiyi, en güzeli, en başarılıyı ortaya koyma çabasıdır. Bu yolda tatminsizlik ile birlikte insan bir tükenmişlik batağına sürüklenir. 

Kişilik yapısı yanında beklenti düzeyleri de önemli bir etkendir. Herhangi bir işe başlarken insanın beklentilerini ilk başta çok uç sınırlarda tutması onu en ufak bir tökezleme sonucunda yıldırabilir ve ben yapamıyorum, ben başarısızım, ben zaten neyi başardım ki diye diye kendisini manipüle edip daha işin başındayken yorulur. Bu yüzden gerçekçi hedefler belirlemek yaşam enerjisini ayakta tutabilmekte daha faydalı olacaktır. 

Kişinin kendine yönelik benlik imajı, tükenmişliğe yönelik bir diğer belirleyici özelliktir. Öz güven konusunda kendini yetersiz hisseden bireyler kendine güvensizliklerin yanında sahip oldukları olumlu özellikleri görmezden gelir onları yok sayarlar. Bundan dolayı sorunlar karşısında çözüm yolu bulmak yerine hemen bir yılgınlığa uğrayabilir ve çöküntü yaşayabilirler. 

Demografik değişkenler de tükenmede belirleyicidirler. Genç, bekar ve çocuksuz olan bireylerde yaşlı, evli ve çocuklu olanlara göre; üniversite mezunu olanlarda üniversiteye devam etmemiş olanlara göre; iş deneyimi birkaç yıllık olanlarda da bir yıldan az ve beş yıldan uzun süredir çalışanlara göre daha yüksek oranlarda tükenmişlik sendromuna rastlanıldığı ortaya çıkmaktadır. (Torun, 1997: 48)

2:Çevresel Sebepler

-Aşırı iş yükü

– Zaman baskısı ile yoğun çalışma saatleri

– Çalışanlar üzerindeki gözetim ve kontrol sistemleri

– Ödüllendirici olmayan iş koşullarının varlığı

– Düşük ücret politikaları

– Örgütsel başarı ve kariyer koşullarının herkese eşit ve açık olmaması ya da motive edici unsurların yetersizliği

Kişinin kendi elinde olan veya olmayan sebeplerden dolayı tükenmeye yol açan birçok faktör saydık. Ancak tükenme halinin de mücadele edebileceğimiz çeşitli yöntemlerin olduğunu bilmekte fayda var. Bu yöntemler gerek bireysel gerekse örgütsel düzeydedir. Tükenmişlikle mücadeledeki bireysel teknikler içinde belki de en önemlisi; sağlık, moral ve enerjinin kontrol edilmesidir. Bu açıdan jimnastik, nefes egzersizleri ve solunum kontrolü gibi fiziki egzersizler, en azından başlama noktası ve ilk adım olarak kabul edilmelidir.Bunun ardından, moral ve motivasyon temelli yöntemler gelmelidir: Gevşeme eğitimleri, meditasyon, hobi edinimi, zaman ve stres yönetimi, uzun veya kısa dönemli tatiller, kişisel gelişim ve danışmanlık gruplarına katılma, girişkenlik eğitimleri. (Torun, 1997:49)

Klasik yöntemler olarak adlandırabileceğimiz bu teknikler dışında, bireysel mücadele yöntemleri içinde ayrıca şunlar yer almaktadır: (Sürgevil, 2006: 99-105)

– Çalışanın kendini tanıma çabasında olması,

– İşle ilgili rasyonel beklenti ve hedefler içinde olmak, çalışanların hayal kırklığı içine düşmelerini engelleyeceğinden, bireyin kendini gerçekçi bir şekilde analiz edip sahip olduğu bilgi birikimi ve yetenekler doğrultusunda gerçekçi hedefler belirlemesi de önemlidir.

– Halk arasında “bardağın dolu yarısını görme” olarak dile getirilen, olayların olumlu yanlarını görmeyi tercih ederek stres yaratıcı durumlardan uzak durma,

– Hep aynı yöntemle yapılan işleri farklı metotlar kullanarak ya da farklı zamanlarda yaparak monotonluğu kırma ve işin yapılış tarzını değiştirme,

– Tükenmişlik, özellikle birincil ilişkiler ile yüz yüze etkileşimlerin geçerli olduğu hizmet sektöründe ortaya çıktığından, “psikolojik geri çekilme” olarak adlandırılan diğer insanlarla etkileşimde katılımın azaltılması yoluna gitme,

– Tükenmişliğin yoğun olarak görüldüğü bir diğer alan;sorunlu, muhtaç, şiddete maruz kalmış veya kötü koşullar içinde yaşamını devam ettirmeye çabalayan insanlara yardım verilen sosyal çalışma alanı olduğundan, burada iş gereği karşılaşılan sorunları içselleştirme ve kendi sorunlarıymış gibi algılama eğilimi içine girmekten kaçınma.

Bireysel sebeplerle başa çıkarken kişi kendini yönetebilir fakat çevresel sebeplerden kaynaklanan sıkıntılar karşısında bir örgütlenme ve iş birliği içinde olunmakta fayda vardır. Bu süreç içerisinde:

➢ Çalışanların karar verme sürecine dahil olmasını sağlamak,

➢ İyi yapılan bir iş karşında takdir etmek,

➢ Zor işleri çalışanlar arasında eşit bir şekilde dağıtmak,

➢ İşin yoğun olduğu dönemlerde ek donanım ve yardımcı personel temin etmek,

➢ Çalışanın kendine daha fazla zaman ayırmasına ve sosyal faaliyetlere katılımının artmasına olanak tanımak,

➢ Ödül kaynaklarını çoğaltmak gibi eylemler örgütsel mücadeleye yardımcı olur.

BETÜL KORKAR

KAYNAKÇA

1 :IZGAR, Hüseyin (2003). “Çalışanlarda Stres ve Tükenmişlik”, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi, Konya: Eğitim Kitabevi, ss. 159-172

2: SİLAH, Mehmet (2005). Endüstride Çalışma Psikolojisi, 2. Bsk, Ankara: Seçkin Yayınları. SİLAH, Mehmet (2005-b). Sosyal Psikoloji, 2. Bsk, Ankara: Seçkin Yayınları,

3: SABUNCUOĞLU, Zeyyat ve TÜZ, Melek (2008). Örgütsel Psikoloji, 4. Bsk, Bursa.

4: EREN, Erol (2008). Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, 11. Bsk., İstanbul:Beta Yayınları

5: TORUN, Alev (1997). “Stres ve Tükenmişlik”, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi, (Edt.:Suna Tevrüz), 2. Bsk, Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları, ss.43-53

6: TORUN, Alev (1997). “Stres ve Tükenmişlik”, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi, (Edt.:Suna Tevrüz), 2. Bsk, Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları, ss.43-53

7: SÜRGEVİL, Olca (2006). Çalışma Hayatında Tükenmişlik Sendromu, Ankara:

Nobel Yayınları.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

g

An legimus similique intellegam mel, eum nibh tollit assentior ad. Mei ei platonem inciderint.

e