
GELİŞİMDE ÖNEMLİ OLAN ÇEVRE MİDİR,GENLER MİDİR?
Bilim bize genler ve çevre arasındaki etkileşimlerin insan gelişimini şekillendirdiğini söyler.Geçmişte, bir taraf genlerin en önemli rolü oynadığını, diğer taraf ise en önemli rolün çevre olduğunu öne sürüyordu. Bugün çoğu uzman, her iki faktörün de kritik bir rol oynadığını
kabul ediyor.
İnsan davranışlarını etkileyen en önemli iki faktör genetik ve çevre faktörüdür. Bizim davranışlarımızı oluşturan tek başına genlerimiz ya da tek başına çevre değildir.Bugün, psikolojik araştırmalar genellikle bir etkiyi diğeri üzerinde vurgulama eğilimindedir. Örneğin
biyopsikolojide araştırmacılar, nörotransmitterlerin davranışı nasıl etkilediğini araştırırken sosyal
psikolojide , araştırmacılar ; akran baskısı ve sosyal medya gibi şeylerin davranışları nasıl etkilediğine bakarak, yetiştirmenin önemini vurgulayan çalışmalar yürütürler.
Davranışlarımızın çoğunun genetik etmenler tarafından belirlendiğini biliyoruz fakat aynı zamanda çevresel koşullar da etkilidir.Bu iki kavram iç içe geçmiş bulunmaktadır. Genlere
baktığımızda başında epigenetik dediğimiz kavram önemlidir.Epigenetik; genlerin kendisinde bulunmadığı halde irsi olarak nitelendirdiğimiz, genin değişmesini inceleyen bilim dalıdır. Bir
bebeğe en yakın olan hamile annenin bebeğinin genlerinin üzerindeki etkisine dair birçok örnek verebiliriz. Depresyon geçirmiş ve bunun tedavisini almamış kişilerin bebeklerinde, doğumdan
sonra aşırı huysuzluk ve huzursuzluk hali görülebilmektedir.Bu durumda aynı zamanda çevresel faktörler olarak nitelendirdiğimiz bebeğin yaşam alanı olan anne rahmi bebek için daha
doğmadan bile onu etkileyen bir çevresel faktördür.Epigenetik görüşte gelişimin kalıtım ve çevrenin iki uçlu olarak birbirini etkilemesi sonucu oluştuğunu savunur.
İnsan gelişimi ömür boyu devam eder ve bir bebeğin beyni anne rahminden itibaren gelişmeye başlar. Bu da yapısal ve çevresel faktörler arasındaki etkileşimin sonucu olarak çeşitli süreçlerden geçerek çocuğun işlevlerinin değişmesi ve artmasıdır. Çevresel faktörler olarak adlandırdığımız kavram, yalnızca bulunduğumuz içinde yaşadığımız ortamı değil, genlerin
birbirleriyle olan ilişkilerini de kapsamaktadır. Biyolojik olarak belirlenmiş özelliklere birkaç örnek verecek olursak, belirli genetik hastalıkları, göz rengini, saç rengini ve ten rengini içerir.
Boy ve kilo gibi diğer şeylerin güçlü bir biyolojik bileşeni vardır, ancak bunlar aynı zamanda çevresel faktörlerden ve yaşam tarzından da etkilenir.Sosyal çevre veya toplumsal çevre kişinin davranışlarına kısmen müdahil olsa bile, genetik çevre daha çok önem arz eder. Genetik etkenler daha çok çocuğun potansiyelinin belirlenmesinde ön planda iken, çevresel faktörler de bu potansiyelin kullanımına yöneliktir. Genetik etkenler arasında anne babanın zekâ düzeyleri, kişilik özellikleri, becerileri; çevresel etkenler arasında da beslenme ve beş duyu ile elde edilen
deneyimlerin yanı sıra çocuğun içinde doğduğu aile gelmektedir. Kişilik gelişiminde çevre, kişiliğin ilerde alacağı şekli belirleyen çok önemli bir etkendir. Bir kişinin nasıl davrandığı, ebeveynlik stilleri ve öğrenilmiş deneyimler gibi etkilerle ilişkilendirilebilir . Örneğin, bir çocuk
gözlem ve pekiştirme yoluyla ‘lütfen’ ve ‘teşekkür ederim’ demeyi öğrenebilir.Bir çocuğun müzik kulağı yada tınısını tanıma yeteneği genetik olabilir. Ancak araştırmacılar,bu gene tek başına
sahip olmanın yeteneği geliştirmek için yeterli olmadığını keşfettiler. Bu kalıtsal yeteneğin kendini göstermesine izin vermek için erken çocukluk döneminde müzik eğitimi gerekli olduğu tespit edildi.
Bazı araştırmalarımıza göre genler ve davranış karakterleri üzerinde detaylı araştırmalar yapan Dobzhansky, insan gelişiminin çok boyutlu olduğunu, insan gelişimi üzerinde çevre ve kalıtımın
yanı sıra kültürün de önemli olduğunu ve bu üç faktör tarafından belirlendiğini ileri sürdüğünü söylemektedir. Ve günümüzde halen üzerinde çalışmalar yapılan bir konudur. Çünkü her genetikçiye göre çevresel faktörler aynı değildir.Özetle, kalıtım bize belli bir miras bırakır. Fakat
bu mirasın olumsuz yönlerini çevre ile değiştirebilir. Aynı şekilde olumlu yönlerini de yine çevre ile destekleyebiliriz. -Aslıhan Kırkağaç
doi:10.5455/cap.20120433
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/115071
Bir yanıt yazın