Geçmişe Kognitif Bir Bakış

Kendi hayatının başyazarı olan insan yönünü kimi zaman kaybolarak bulur.Kaybolduğumuz yerde neler kazandığımızı da zaman gösterir. Kognitif bakış açısı da burada devreye giriyor. Kısa anlamıyla ‘Bilişsel’ anlamına gelen kognitif, kişinin olumsuz düşüncelerine iner. Kompleks bir canlı olan biz insanlar basit bir nedensellikten oluşmuyoruz. Bizi mutlu edecek durumlarda bile olumsuza odaklanabilir kendimizi mutluluktan yoksun bırakabiliriz. Kognitif bakış açısı, geçmişteki hasarlı parçaları temizleyip kendimizi bütün olarak görmemizi sağlar. Bildiğimiz üzere insan bütünseldir. Zararlı düşünceleri(parçaları) dönüştürdüğümüzde ise geriye sağlıklı ve kendinden memnun bir bütün kalır. Düşünce-Duygu-Davranış çizgisinde hareket eden Kognitif, kısa zamanlı rahatlama yerine kökten bir değişime yönelir. Bilişsel davranışçı terapiye göre insanın ruh sağlığındaki sıkıntıların ve işlevsellikte azalmaların temel sebebi, zihnimizdeki olumsuz düşüncelerdir. Tutumlarımız ve eylemlerimizin kökü düşüncelerimizdir. 3D kuralına (Düşünce-Duygu-Davranış üçlemesi)göre insan zihninde yaşadığı olay sonucunda bir düşünce oluşmakta, ardından bu düşünceye ilişkin bir duygu oluşmakta, son olarak oluşan duyguya göre aksiyon alınmaktadır. Küçük bir örnek verecek olursak; Olay: Yorucu bir iş gününün ardından evinize girdiniz fakat hâne halkı sizi alışık olduğunuz gibi karşılamadı. Hoş geldin bile demediler! Düşünce: Acaba onlara yeteri kadar ilgi gösteremedim mi? Yoksa geleceğimi beklemiyorlar mıydı? Belki de sadece yorgunlardır… Duygu: Üzüntü. Belki de kızgınlık. Davranış: “Merhaba ben geldim görmediniz mi?” demek. Diğer bir ihtimal de onlara aynı karşılığı verip hiç konuşmamak. Olay, düşünce, duygu ve davranışlar kişiden kişiye değişse de bunların meydana gelme sırası değişmemektedir. İnsanı anlatan ve bütünselliğini belirten bu süreç kendi içinde de bütünseldir. Zincirin her bir halkası diğerine bağlı ve diğeri üzerinde etkilidir. Hâl böyle oldukça insan da en zayıf halkası kadar sağlamdır. Değişim başlangıçta, dönüşüm düşüncelerde aranmaktadır. Terapistle beraber ‘şimdi’nin gözlüğü paylaşılarak olay tekrar gözler önüne serilir.Geçmişe yaptığımız zihinsel yolculukla yaşananlar yoruma açık hâle getirilir ve ‘şimdi’nin gözüyle tekrar yaşanılır. Geçmişte kalan adım izleri takip edilerek yeni rotamızı oluşturacak başlangıç noktasına gidilir. Bu başlangıç terapinin bitiş çizgisi, birey için ise satır başıdır. Bu zihinsel yolculuk bireyin kendini tanıma ve özüne dönme yolculuğudur.Bu yolculuktaki insanlar, kaçmak ve bastırmak yerine içgörü ve kabullenişe yönelir. Böylece farkındalık ve özgüvenini ortaya çıkaran kişi, uzun süreli rahatlamaya ve sorunlarla yalnız baş edebilme yetkinliğine sahip olur. Bizi kendimizden uzaklaştıracak yolları silme, yol ayrımına geri gitmemizdeki motivasyonumuzun farkındalık ve özgüven olması dileğiyle… -Batuhan Şengün

Kaynakça: pdrm-brosur-13/srm.metu.edu.tr.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/271959

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

g

An legimus similique intellegam mel, eum nibh tollit assentior ad. Mei ei platonem inciderint.

e