KOKULARIN PSİKOLOJİYE ETKİSİ
Koku beş duyu organımızdan biri olmakla görevli olan havadaki birçok farklı molekül içerisinde yer alan algılandığı anda beynin yorumlanan işlemin sonuç bulmuş halidir koku. Koku bizler fark etmeden hayatımızı çok yönlü olarak etkilemektedir. Yaptığımız alışverişler, yediğimiz yemekler, kişisel bakım, tanışma süreçleri, arkadaşlıklar, duygularımız, anılar… Gibi birçok yönden bizi etkilemekte olan koku oldukça önemli ve işlevi fazla olan bir duyumuzdur. Türk Tıp Tarihinde İbn-i Sina ve Biruni gibi ünlü alimler birçok bitki ve bitkilerden salgılanan kokular gibi, gül’ün kokusunun etkisinin birçok hastalığı önlediğini söylemiştir. Bunun üzerine uygulamalar yaparak gülü akıl tedavisinde kullanmış ve hafızayı açtığını belleği güçlendirdiğini görmüştür. Burada da kokunun psikolojiyi etkilediğini görmüş oluyoruz. Aynı zamanda gül kokusu ile ilgili Alman araştırma grubu denekleri gül konulu bir odada uyuttuktan sonra zeka ve algılama seviyelerinde artış gözlemlenmiştir.
Türk Araştırma grubu da gülle beslenen farelerin hafızaların güçlendiğini ispatlamıştır. Bu deneyler ve kanıksamalara bakacak olursak kokunun gelişimimizde ne kadar fazla etkileyici rol oynadığını görmekteyiz belki de bugüne dek bu denli farkında olmamıştık.
İbn-i Sina histeri ve depresyon hastalıklarını ilk tedavi eden kişidir (Ayten, 2012,59). Aşk acısı çeken birine menekşe yağı koklatın demiştir. Menekşe yağı bedenin ilacıdır ve aşk acısı çeken birinin bedeni nemlendirilmelidir demiştir. Kokunun duyularımız üzerinde etkisini bu şekilde uygulamalar niteliğinde bize anlamlandıran İbn-i Sina kokunun kişisel gelişimle birlikte duygularımız üzerinde de etkileyici bir faktöre sahip olduğunu görmekteyiz. Osmanlı hekimlerinin, Mevlana’nın “ Koku, gönül gözünü açar.” tavsiyeleriyle insanların tabiatlarını çok iyi tanıyarak, buna göre kokular belirlediklerini anlatan Altıntaş şöyle konuştu: “ Stres verici meslek dallarında çalışanlar ve uyku problemi olanlar lavanta kokusu, çörek otu ve üzerlik tohumu kokusu kullanabilir. Aynı kokular, sürekli ağlayan bebeklerin rahatlamasına yardımcı olur. Bebeklerin çok sıcak ve nemli vücutları olduğu için serin ve ferahlatıcı kokulardan doğal menekşe kokusu, ergenlik dönemindeki gençlerin hormonları yoğun ve yüksek olduğundan hırçınlaşmalarını engellemek için serinletici kokulardan gül, menekşe, limon, bergamot esanslı kokular tavsiye edilirken, yaşlıların vücutları kuru ve soğuk olduğundan ısıtıcı kokulardan biberiye ve tarçın kokuları kullanması önerilir.“.
Geçmişteki örnekleri görülmesine rağmen günümüzde kokuların tıpta aromaterapi haricinde kullanılmadığını kaydeden Altıntaş, kokunun tedavideki öneminin, ilerleyen yıllarda artacağını vurguladı (Cumhuriyet Haber). Birçok kişinin anılarında da yer edindiği koku hafızamızda biz istemeden kaydedilen bir duygudur. Bu duyguyu bazen yanımızdan geçen birinin kokusundan dolayı dönüp baktığımızda bu koku tanıdık diyerek bakmamızı neden olan hafızanın zorladığı bir durumdur. Bu bazı kişiler için acı bazı kişiler için sevinç vs. Çeşitli duygular içermekle beraber koku duygusunun devreye girdiği bir durumdur. Çok güzel görünen bir yemeğin kokusunun kötü geldiğini ele alırsak onu yemek istemeyiz görüntü ne kadar güzel olursa olsun koku o an bizi en başta etkilemiş bulunmakta o yemeğin ilk olarak bozulmuş. Olduğunu düşünerek kendimizi koruma altına alarak onu yememeyi tercih ederiz ve burada esas olan koku faktörünü kullanmış oluruz. Koku hayatımızın her alanında etkileyici faktörler altında insan psikolojisini etki altına almaktadır. -Nur Pekdemir
Kaynakça: Vikipedi , Cumhuriyet Haber , Turkchem Haber Portalı
Yorum
-
Bilgin
Emeğine sağlık 🌹
-
Kadri
Emeģine saglik basarilarin devamini dileriz 🤎
-
Şeyhmus
Tebrikler basarilarinin devamini dilerim sizin gibi psikoloklar bu vatana lazim nur hanim
Nazlı
Emeğine sağlık 👏👏teşekkürler