INSOMNIA

İnsomnia, halk arasında bilinen genel adıyla uykusuzluk; insanların kaliteli uyku almasını ve uyku sırasında dinlenmesini engelleyen bir rahatsızlıktır. İnsomnia için ICSD-3* tanımı; uyku için yeterli fırsat ve imkan olmasına rağmen, süreğen bir şekilde uykuya başlamada, sürdürmede, konsolide ve kaliteli uyumada güçlük ve sonuçta gün içi işlevselliğinde bozulmalarla karakterizedir. Uykunun işlevi ve yapısı dikkate alındığında insomni, kişilerin yeterli süre ve zaman diliminde uyuyamadığı için dinlenemediği ve yeni bir güne hazır olmadığı durumlar olarak tanımlanabilir. 

*International Classification of Sleep Disorders (Uluslararası Uyku Bozuklukları Sınıflandırması)

 İnsomnia’ya sebep olan birçok faktör olmakla birlikte insomnianın insanların gündelik hayatları üzerindeki etkisi de oldukça fazladır. Uykusuzluk, bireylerin fiziksel, psikolojik ve sosyal performansları ve yaşam kaliteleri üzerinde olumsuz etkilemesi nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunudur. İşlevsel açıdan ele alındığında uykusuzluk, biyolojik ve psikolojik işlemlerin tamamlanmamış olması, organizmanın dinlenmemiş ve yenilenmemiş bir şekilde güne başlamasına yol açmaktadır. Bu sebeple uykusuzluk sıkıntısı yaşayan insanların gün içindeki verimleri oldukça düşer ve bu da yaptıkları işin kalitesini etkiler. Özellikle dikkat gerektiren mesleklerde (cerrah, uzun yol şoförlüğü, inşaat işçiliği vb.) kazalara sebep olabilir. Sonuç olarak hem kendi yaşamlarını hem de başka insanların yaşamlarını riske atabilirler. Uykusuzluğun sürekliliği, sistemlerde kalıcı düzensizliklere, bozukluklara yol açabilmektedir. Örneğin, insomnia beraberinde yeme sorunlarını da getirebilmektedir. 

Ayrıca uykusuzluğa neden olan pek çok dış faktör bulunmaktadır. İnsonmia için risk faktörleri; ilerleyen yaş, kadın cinsiyette olmak ve psikiyatrik veya organik bir hastalığı bulunmak olarak belirtilmektedir. Kronik pek çok hastalık uykuyu etkileyebilmektedir. Hipertansiyon, üriner problemler, kronik ağrı, mide bağırsak hastalıkları olanlarda daha fazla insmnia belirtileri saptanmıştır.  Bunların yanı sıra boşanmış olmak, işsiz olmak, stresli yaşam şekli, fiziksel inaktivite, düzensiz yatma saatleri, alkol ve kafein tüketimi de insomnia risk faktörleri arasında yer almaktadır. Prof. Levent’e göre, “Sesler, görüntüler, bilgisayar, televizyon, şehirlerdeki temponun iş hayatının getirdiği hızın fazla olması, sürekli elimizde yapılması gerekenler listesinin bulunması nedeniyle vücudumuzun bize gönderdiği sinyalleri bile fark edemez hale geliyoruz. Uykumuz var mı, yorulduk mu anlayamıyoruz. Önceliğimiz işleri bitirmek. Böyle olunca da uyku düzenimiz bozuluyor.” Ayrıca, uyku ile ilgili yanlış inanışların, uyku hakkında yüksek beklentiler ve işlevsiz tutumların uykusuzluğun kronikleşmesinde önemli rolü olduğu belirtilmektedir. İnsomnia tek başına bir sağlık problemi gibi görünmekle birlikte hastanın hem fiziksel, hem sosyal hayatını etkilemektedir. Hiç uykusuzluk şikayeti olmayan hasta grubuna göre insomnia hastalarında daha fazla hastane ziyareti, daha fazla tetkik yapma ihtiyacı ve daha fazla ilaç kullanımı tespit edilmiştir. Bunların yanı sıra uykusuzluk sorunu olan hastaların yaşam kalitesinin de olumsuz yönde etkilendiği belirtilmektedir. 

KAYNAKÇA

Pıçak, R., İsmailoğulları, S., Mazıcıoğlu, M., Üstünbaş, H. B. & Aksu, M. (2010). Birinci Basamakta Uyku Bozukluklarına Yaklaşım ve Öneriler. Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care, 4 (3), 0-0. https://dergipark.org.tr/tr/pub/tjfmpc/issue/45309/567746

Levent, E. (2019). Suçlu bulundu: Uykusuzluk.

Gamsızkan, Z. (2018). İnsomnia; Tanımı, Sınıflaması ve Birinci Basamakta İnsomnia Yönetimi. Duzce Medical Journal, 19 (2), 48-50. https://dergipark.org.tr/tr/pub/dtfd/issue/36473/418946

Yetkin, S., & Aydın, H. (2014). Bir semptom ve bir hastalık olarak uykusuzluk. Journal of Turkish Sleep Medicine, 1(1), 1-8.

Sümeyye AVCI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

g

An legimus similique intellegam mel, eum nibh tollit assentior ad. Mei ei platonem inciderint.

e