
PSİKOLOJİK ESNEKLİK NEDİR?
Psikolojik esneklik, bulunduğumuz ortamın bizden beklentilerini fark edip düşünce ve davranışlarımızı buna göre ayarlayabilmemiz olarak tanımlanmıştır. Bu ortamlara uyum sağlamak için kişisel ve sosyal becerilerimizi kullanıyoruz. Bu sayede hayatımızda önem taşıyan durumlar arasında bir denge kuruyor, değişen durumlara uygun düşünce ve davranışları seçebiliyoruz. Esnek olmak bize duygusal bir karmaşa içinde olduğumuzda bile geniş bir bakış açısına sahip olma imkanısunuyor ve daha nesnel değerlendirmeler yapmamızı sağlıyor. Psikolojik esneklik, içinde bulunduğumuz ana temas etmemizi sağlıyor. Bulunduğumuz andaki duygu ve düşüncelerimizi değiştirmeye ya da kontrol etmeye çalışmadan sadece varlıklarını fark ediyoruz.
Duygularımızı ve düşüncelerimizi bastırmaktansa varlıklarını kabul etmek esnek olmak konusunda bize daha iyi geliyor. Psikolojik esneklik her ne kadar değişim ile ilgili olsa da bizim için önemli olan değerlerimizi değiştirmeden içinde bulunduğumuz durumlar hakkında karar vermemizi de içerebiliyor. Yani esneklik, düşüncelerimizin değişimi ile ilgili olduğu kadar hayatımızda önemsediğimiz ve aynı şekilde devam etmesini istediğimiz inançlarımız ve değerlerimiz ile de yakından ilişkili. Dolayısıyla psikolojik esneklik bir bütündür. Aslında bireyin içsel olarak bütün ve dengeli olduğu durumda kendiliğinden gelişen sağlıklı bir ‘’olma’’ halidir.
Psikolojik esnekliğe sahip kişiler daha az psikolojik problem yaşıyor ve bu kişilerin hayat memnuniyetleri daha yüksek oluyor. Aynı zamanda, bu kişiler günlük hayatta sıklıkla deneyimlediğimiz stresle de daha kolay başa çıkabiliyorlar. Bunun altında, psikolojik olarak esnek kişilerin değişen durumların gerektirdiği uyumu daha kolay sağlamalarının ve dengelerini daha iyi korumalarının yattığı düşünülüyor. Stresli bir durumla karşılaştığımızda esnek olmak zihnimizde beliren olumsuz düşüncelere karşı bizi koruyor ve psikolojik sağlığımızı olumlu yönde etkiliyor. Sonuç olarak esnek kişiler daha az depresyon ve kaygı deneyimliyorlar. Ayrıca psikolojik esnekliğe sahip kişiler daha az bilişsel çarpıtmalar yapıyor. Peki bilişsel çarpıtma yapmak ne anlama geliyor? Karşılaştığımız olayların her zaman çok kötü bir şekilde sonuçlanacağını düşünebiliyoruz, başımıza gelen olayları her zaman olumsuz bir şekilde değerlendirebiliyoruz, olayları “ya hep ya hiç” düşüncesiyle değerlendirip sadece siyah ve beyazı görüp gri alanları hiç görmeyebiliyoruz. Başvurduğumuz bu değerlendirme biçimlerine bilişsel çarpıtma deniyor. Bu bilişsel çarpıtmaların çoğumuza oldukça tanıdık gelen düşünme şekilleri olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan araştırmalar bu mantıksız, abartılmış ve gerçeği doğru bir şekilde yansıtmayan düşüncelerin depresyonun ortaya çıkmasında önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor.
Sıla Yiğittürk
Bir yanıt yazın