TERK EDİLME KORKUSU
Bazı insanlar sevdiklerinin, arkadaşlarının ya da eşlerinin onları terk edeceğini düşünür ve bu durumdan dolayı yoğun kaygı yaşar. Bu kaygı duygusu sadece bir stres kaynağı olmakla kalmaz sağlıklı ve tatmin edici bir ilişki kurmayı da zorlaştıracak hale gelir. Yaşanan bu durum kısaca terk edilme korkusu olarak açıklanabilir. Terk edilme korkusu yaşayan insanlar çoğunlukla ilişkilerinde güvensiz hisseder, sevgiyi hak ettiğini düşünmez ya da sevildiğine inanmaz. Bazen bu duyguları o kadar yoğun yaşarlar ki karşısındakini incitmemek için ilişkiye başlamazlar , başladıklarında da ilişkiyi bitirmeyi tercih ederler.
Terk edilme korkusu sıklıkla endişe, güvensizlik, karşılıklı bağımlılık, duyguları düzenleyememe, sağlıksız ilişkiyi sonlandıramama, öfke sorunlarını da beraberinde getirir. Özellikle bu korkuyu yaşayan kişiler karşısındakine hızlı bağlanır , reddedilmeyi de kabullenemez. Tüm bu durumlar önlenemediğinde bu korkunun ardından kişilerin anksiyete ve depresyonla karşı karşıya kalma ihtimali de doğabilir.
Terk edilme korkusu içinde olan bireylere baktığımızda özellikle çocukluk döneminde ebeveynleriyle sağlıklı ilişki kuramadıklarını , aralarında güvenli bağlanma olmadığını ya da yine küçükken bir yakınlarını kaybettiklerini görürüz. Çocukken temelleri atıldığı düşünülen bu korku ileride de kişiyi “Ya terk edilirsem.” düşüncesiyle baş başa bırakır. Bu düşünce ilişkide her iki tarafı da olumsuz olarak etkiler ve bu korkuyu yaşayan birey ilişkideki her negatif olayda ilişkinin biteceği ihtimaline odaklanır. Bu ihtimale inanmak kişinin kaygılı, şüpheci, kısıtlayıcı, kontrolcü tavırlar sergilemesine sebep olur. Her iki tarafı da zorlayan bu durum genelde ilişkinin bitmesiyle sonuçlanır.
Peki bu korkunun temellerinin çocuklukta atıldığı düşünülüyorsa ebeveynlerin hangi tutumları bu korkuya sebep olur?
Ebeveyn çocuk ilişkilerine baktığımızda, ebeveynlerin çocuklarının duygularını ifade etmesine izin vermediklerini, çocuklarıyla alay ettiklerini, mükemmel olmaları için onlara baskı kurduklarını, koşulsuz sevgi göstermediklerini görürüz. Tüm bunlar güvensiz bağlanmaya sebep olurken kişinin ileride kurduğu her ilişkiye de olumsuz olarak yansır. Bu korkunun sebeplerinden birinin ebeveynle kurulan ilişkinin olması akıllara John Bowlby’nin bağlanma sitillerini getirebilir. Bowlyb’e göre kaygılı, kaçınmacı ve korkulu bağlanan çocuklar ilerde terk edilme korkusu yaşamaya en yatkın kişiler haline gelecektir , bu sağlıksız bağlanmalar yetişkinlikte kurulan ilişkilerde de etkisini gösterecektir.
“Hayatı bu denli zorlayan terk edilme korkusuyla baş etmek mümkün müdür?” diye sorulacak olursa elbette ki mümkündür. Bu korkunun aşılabilmesi için çoğunlukla bireysel davranışçı terapi gibi psikoterapilere başvurulur. Ayrıca terk edilme korkusunu tetikleyen geçmişte yaşanmış travmatik olaylar EMDR terapi yardımı ile duyarsızlaştırılabilir. Ayrıca bu korkudan uzaklaşmak için kişilerin bireysel olarak yapabileceği birkaç baş etme yöntemini de ekleyebiliriz. Örneğin; kişinin benlik saygısını yükseltmek için çabalaması, romantik ilişkilerinde iki tarafında ihtiyaçlarını karşılama farkındalığına erişmesi, bu korkuyla karşılaştığında kendini güvende ve sakin hissedebilme becerisi için çabalamaya çalışması kişiye yardımcı olabilir.
AYBÜKE GÖRGÜLÜ
KAYNAKÇA
https://www.yasantipsikoloji.com/kisisel-gelisim/terk-edilme-korkusu-nedir
Bir yanıt yazın