
SOMATİK DENEYİMLEME NEDİR?
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri pek çok travmatik olay yaşanmıştır. Her birey ya da toplum hayatı boyunca mutlaka travmatik bir olay yaşamıştır. Travma doğası gereği korkutucu ve aciz bırakan bir etkiye sahiptir. Bu yüzden travmatik olay meydana geldiğinde başka bilgilerle birleştirip, bütünleştirmek mümkün olmayabilir. Travmatik olay insanları çaresiz bırakır. Çaresizlik geçici bir durumdur fakat hayatımızın arka planında kalıcı bir hale gelebilir. Bu durumda ise disosiye olma, şok, reddetme gibi durumları gün yüzüne çıkar. Stephen Gaskin, kolektif acılardaki payımızı kabul etmemiz gerektiğini söyler. Yani travmatik olayların deneyimlenmesi sonucunda en sağlıklı olan, darbe aldığımızı kabul etmektir.
Ancak kabul etmek herkes için basit bir olay değildir. Travmayla başa çıkamamanın belirli sonuçları ya da dışa vurumları olabilmektedir. Bunlardan birine somatizasyon örnek verilebilir.
Tarihsel Süreçte Somatizasyon
Tarihsel süreç içerisinde somatizasyon eski dönemlerden bu yana üzerinde çalışılan bir tanımdır. Tanımlamanın ilk başta Mısırlılarla başladığı düşünülmekle beraber histeri ve melankoli gibi kelimeler üzerinde durarak çalışmaları yürütmüşlerdir. Daha sonra Orta Asya ülkelerinde de mutluluk, korku, öfke, üzüntü gibi temel duyguların aşırı fazla veya eksik olması durumunda hastalığa sebebiyet verdiği öne sürülmüştür. 17. Yüzyıla kadar ki dönemde Hipokrat histerinin kadınlara has bir hastalık olduğunu vurgulamıştır. Karanlık çağ diye adlandırılan dönemde ise bu tür ruhsal hastalıklar cin, cadı gibi olaylarla bağlantılı olduğu inancı hüküm sürmüştür. Nörolojinin gelişmesi ve bazı düşünce sistemlerinin yıkılmasıyla bu tür rahatsızlıkların bedensel değil ruhsal olduğuna ve herkeste görülebileceğine olan inanç artmış ve çözüm aranmaya başlanmıştır. 19. Yüzyılın sonlarına doğru somatizasyon kelimesini de ilk olarak Wilhelm Stekel kullanmış belirli bir çerçevede tanımlamış literatürde yer almasını sağlamıştır.
Somatizasyon tanı sınıfı olmaktan ziyade belirli çerçeveler içerisine alınmış klinik bir tablodur. Bireylerin yaşadiklari stres, psikolojik rahatsızlık veya olumsuz hayat koşulları günlük yaşamın işlevselliğini bozmaktadır. Bu yaşanılan olaylara iç dünyamızda oluşan rahatsızlığın bedenimiz vasıtasıyla dışa vurumunu somatizasyon olarak adlandırabiliriz.Yaşanılan olayların şiddeti bireylerin gösterdikleri direnç, tepki, olayları algılama şekline göre büyük ölçüde değişkenlik göstermektedir. Somatizasyon bireylerin yaşadiklari olumsuz olayları, huzursuzluğu arttırmaktadır ve ruhsal hastalıklar arasında en çok depresyon ve anksiyete ile benzer tanı özellikleri göstermektedir. Bu şekilde yaşayan bireylere bakıldığında depresyon veya anksiyete gibi hastalıkları görmemize engel olabilir tanının konmasında güçlük yaşanılabilmektedir. Fiziksel olarak en sık görülen belirtiler baş, karın ağrısı, kalp sıkışması, uyumada güçlük, mide bulantısı, nefes darlığı gibi rahatsızlıklardır. Ve bu belirtilerle birlikte bedenin verdiği tepkiler en az altı ay kadar sürmektedir.
Somatik Deneyimleme
Travmanın yaşattığı olumsuz olaylardan ayrı olarak çeşitli tedavi yöntemleri de bulunmaktadır. Somatik deneyimleme yöntemi bu tedavi yöntemlerinden biridir. Alışılagelmiş terapi teknikleri konuşma üzerine kurulu olarak ilerler. Belirli bir noktadan sonra hastaların kelimelerle anlatamadığı ya da anlatırken zorlandığı yerde başka çözüm yolları aranmıştır. Somatik deneyimleme bedene yönelik bir yöntemdir. Travma esnasında yaşanan olaya ve sonrasında işlevselliğini yitirmiş yaşantısına müdahale ederek hayatı güvenli hale getirmeye çalışırlar. Somatik deneyimleme biyolojik bir yöntemdir ve bedenin uyarılmasını sağlar. Levine göre yaşanılan olumsuz olaylar hatırlanmalıdır ki hayatlarını bağımsız hale geldiğini düşündükleri yerleri alarak normal olarak adlandırdıkları hayatlarıyla tekrar bağ kurabilsinler. Buna bağlı olarak geliştirdiği yöntem dokuz adımdan oluşmaktadır.
İlk adımda hasta bulunduğu ortamda sakin ve güvende hissetmelidir. Devamında korku, mutluluk gibi temel duygular arasındaki farkı anlamasına yardımcı olmak üçüncü adımda kendisine kötü hissettiren duyguları kabul etmesini sağlayarak olumlu duygularıyla dengelemesini sağlamalıyız. Dördüncü adıma gelindiğinde duygular nötr hale gelmiş olmalıdır. Sonrasında travma dönüştürülür ve altıncı adımda çaresizlik hissine kapılan hastanın ani tepkilerini kırmalı ve olumsuz geri bildirim döngüsünü etkisiz hale getirmeliyiz. Kişini panik durumunda yaşadığı duyumları düzenlemeliyiz. Sekizinci adıma gelindiğinde hastanın tehlikede olmadığını anda kalması gerektiğini aktarmalı ve daha dirençli hale getirmeliyiz. Son adıma gelindiğinde hastanın burda ve şuanın farkındalığını hissettirerek farkı ayırt edebilmesine yardımcı olarak bitiririz.
CEREN VAROL
KAYNAKÇA
Kesebir, S. (2004). Somatizasyon ve Depresyon. Klinik Psikiyatri Dergisi. 1(1). 14-19. Şahin, E,S (2019).
Travma Tedavisinde Farklı Bir Yaklaşım : Somatik Deneyimleme Türkiye Klinikleri Sağlık Bilimleri Dergisi. 4(2). 205-210.
Bir yanıt yazın