
Zıt Kutuplar Çekilir mi? İlişkilerde Benzerlik mi Zıtlık mı Daha Önemli?
“Hepimizin bildiği bir fizik yasası vardır: ‘Zıt kutuplar birbirini çeker.’ Peki, romantik ilişkilerde bu durum gerçekten geçerli midir? İlişkilerde benzerlik mi yoksa zıtlık mı daha önemlidir? Bu yazıda romantik ilişkilerde zıtlıkların ve benzerliklerin duygusal çekim üzerindeki etkilerini psikolojik araştırmalar ışığında inceleyeceğiz.
Zıt kutupların birbirini çektiği fikri, romantik komedi filmlerinde sıkça karşılaştığımız bir klişedir. Bu, ilk bakışta birçok insanın aklına yatan bir değerlendirme olmakla birlikte, ardında farklı dinamikleri de barındırır. Psikoloji alanı bu çekimin nedenlerini daha derinlemesine incelemiştir.”
Çekicilik, en kısa tanımıyla, diğerlerine yönelik olumlu değerlendirmeyi ifade eder. Romantik ilişkiler üzerinden çekiciliğin tanımında ise her birey için farklı kategoriler bulunur. Kimileri için farklı kişilik özellikleri ve sosyal özellikler, karşılıklı iki kolu bir arada tutan bir terazi gibi, ilişkileri tamamlayan ve aralarındaki çekimin yaratıcısı konumundadır. Öte yandan, genellikle uzun vadeli ilişkilerde benzer değerler, ilgi alanları ve yaşam tarzı gibi faktörlerin de partnerler arası çekimde büyük önemi vardır.
Sosyal psikolojide ‘tamamlayıcılık teorisi’, zıt özelliklere sahip kişilerin birbirlerini tamamlayarak daha mutlu bir ilişki kurabileceklerini öne sürer. Örneğin, dışa dönük bir kişi, içe dönük bir kişide sakinlik ve denge bulabilir. Ya da baskın bir kişiyle itaatkâr birinin uyumlu bir birlikteliği olabilir. Tamamlayıcı bir ilişkide, bir kişi daha üst statüye sahipken diğeri daha alt statüdedir. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde belirttiği üzere, insanlar belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını tatmin etme arayışına girer ve kişilik gelişimlerini bu yolla sağlarlar. Bu anlamda tamamlayıcılık ilkesi ile bireyler, kendilerinde eksik olan kişilik özelliklerine sahip kişileri çekici bulur. Böylece kendilerini tamamlanmış hissederler.
Ancak bu durum her zaman geçerli midir? Sosyal psikologlar, ‘benzerlik teorisi’ ile bireylerin arkadaş seçimi ve ilişkileri üzerinde benzerliklerin önemini vurgular. Bu durum, tanıdıklık, kendini onaylanmış hissetme, bilinmeyenden kaçınma gibi ilkelere dayanır. Romantik bir ilişkinin kurulma aşamasını düşündüğümüzde, kişilerin birbirine çekici gelen ve kendilerinde bulunup diğerinde de görmeyi arzuladığı bazı özelliklere odaklandığını söyleyebiliriz. Bizimle aynı tutumlara sahip kişilere daha yakın hissetmemiz buna iyi bir örnektir.
İnsan doğası, hem tanıdık olana olan yakınlığı hem de yeniliğe olan merakı içinde barındırır. Bu nedenle, ilişkilerde hem benzerliklere hem de zıtlıklara yönelik bir çekim hissederiz. Benzerlikler bize güvenlik ve ait olma duygusu verirken, zıtlıklar ise hayatımıza yeni deneyimler ve perspektifler katar.
Tüm bu bilgiler bize, ilişkilere tek bir bakış açısıyla yaklaşamayacağımızı gösterir. Çünkü ilişkiler, her ne kadar ortak paydada buluşabilseler dahi, bireysel farklılıkları da mutlaka içinde barındırır. Bunları göz ardı etmeden, ilişkilerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için hem zıtlıkların heyecanını hem de benzerliklerin güvenini dengelemek önemlidir. İlişkilerde farklılıkları kabul etmek ve saygı göstermek, ilişkinin uzun ömürlü olması için asıl önemli olandır.
“Sizin için bir ilişkide en önemli olan özellik nedir? Benzerlik mi, tamamlayıcılık mı?”
Kaynakça:
- EKLEKTIK-BILGININ-ALANA-KATKISI-SOSYAL-HIZMET-UYGULAMASINDA-SEMA-TERAPI.pdf (researchgate.net)
- Diğdem Tuzer.pdf (cag.edu.tr)
- 642903.pdf (gelisim.edu.tr)
İrem Adıyaman
Bir yanıt yazın