
Ayrılık Psikolojisi
Ayrılıklar, hayatın en zorlu deneyimlerinden biri olarak kabul edilir. İster romantik bir ilişki, ister bir arkadaşlık, isterse ailevi bağlar söz konusu olsun, sevdiğimiz birinden ayrılmak duygusal olarak derin izler bırakabilir. Ayrılığın ardından yaşanan psikolojik süreçler, kişiden kişiye farklılık gösterse de genellikle bir dizi ortak duygu ve düşünceyi içerir. Bu yazıda romantik ilişkilerdeki ayrılığın insan psikolojisindeki etkilerini ve bununla nasıl başa çıkabileceğimizi göreceğiz.
Bir ayrılık sonrasında kişi aslında bu durumu çok kolay kabullenemez. Bir süredir beraber olduğu kişinin bir anda artık hayatında olmayacağını kabul etmek istemez ve bu durum, hâlâ barışmaya karşı bir ümit beslemesine ve belki de barışmaya yönelik çabalamasına yol açar. Bu da ilk evrelerde gayet normaldir çünkü kurulan duygusal bağların birden yok olmasını beklemek pek de mümkün değildir. Bunların yanı sıra kişi karşı tarafa öfke ya da kendine karşı bir öfke de duyabilir ve pişmanlıklar, keşkeler de bu duyguları takip eder. Ayrılığın hemen sonrasında yaşanılan şoktan sonra artık bazı şeyleri kabullenmeye başlarsınız ve artık hissettiğiniz öfke, kırgınlık ve acıya dönüşmeye başlar. Kötü birçok anınızın da bulunmasına rağmen aklınıza hep güzel anılar gelir, sanki ilişkinizde hiçbir sorun yokmuş gibi paylaşılan güzel anlar ve duygular beyninizi istila eder. Bu da büyük bir acı çekmenize yol açabilir. Hatta Psikolog Edward Smith’in yapmış olduğu bir araştırmaya göre yoğun duygusal acının, beyindeki fiziksel acıyı yöneten sinirsel bağlantıları harekete geçirdiği ve sevdiğiniz herhangi biri tarafından terk edildiğinizde hissettiğiniz duygusal acının, biri karnınıza yumruk attığında hissedeceğiniz acıyla aynı değerde olduğunu bulmuştur. Yani şunu anlamalıyız ki bu acı sadece bize özel olan ve anormal bir durum değildir. Bu acıyı hissetmeniz gayet normaldir; bunun farkında olmak sizi o karamsarlıktan kurtarmak için yardımcı olabilir. Bu süreçte ayrılıktan dolayı hissedilen mutsuzluk ve acı haricinde odaklanmakta zorluk, unutkanlık, uyku problemleri, anksiyete ve takıntılı düşüncelerle de karşılaşabiliriz. Bu sıkıntılar akademik ve sosyal hayatınıza da yansır ve hayatınızın her alanında başarısız ve umutsuz hissetmeye başlayabilirsiniz.
Bu süreçle baş etme zorluğu kişiden kişiye değişir fakat bu olumsuzlukların arttığı durumda psikolojik bir destek almanız sizin için en doğrusu olabilir. Kendinize duyduğunuz sevgiyi ve öz saygıyı hiçbir zaman kaybetmemeniz gerekmektedir. Ayrılık, bir kişinin kendi ihtiyaçlarına odaklanma ve kendi hayatını yeniden inşa etme fırsatı sunabilir. Bu süreç, kişisel büyüme ve gelişim için bir fırsat olabilir. Sosyal destek de bu evrede çok önemlidir; arkadaşlarınızla ya da aile üyelerinizle konuşmak ve dertleşmek size iyi gelecektir. Ayrılık sonrası tarafların bir süre boyunca iletişime geçmemesi, sosyal medyadan takipleşmemesi, herhangi bir yolla birbirleri hakkında haber almaması ve kendilerine vakit ayırmaları, ayrılık sürecini kolaylıkla atlatmak için çok önemlidir. İnsanlar bu şekilde ilişkilerinin sonlanışını daha rahat bir şekilde kabul edebilir. Unutmayın ki her şeyin ilacı zamandır ve zamanla her acı hafifler. O anki acı ile mantıklı düşünememek çok doğaldır fakat acıyı azaltmak ve mantıklı düşünmek için yapılması gereken en önemli şey aradaki bağları tamamen koparmak, kabul etmek ve zamana bırakarak kendiniz için bir şeyler yapmaktır. Bu şekilde duygusal yaralanmayı en aza indirebilirsiniz. Ayrılık evresi boyunca şunu unutmamalıyız ki hiçbir şey sizden önemli değildir; yapılan yanlışlar ve keşkeler, ders almanız ve daha iyi bir siz yaratmanız için çok önemlidir. Çıkarılan derslerle ilerideki ilişkilerinizi daha sağlam dinamikler üzerine inşa edebilir ve daha mutlu bir ilişki yaşayabilirsiniz.
Aslında şunu anlamalıyız ki her kötü olay, sizin daha iyi bir versiyonunuzu yaratmanız için güzel birer fırsattır. Unutmamalıyız ki bir ilişkiye başladığınızda o kişiyle ömür boyu mutlu olmak istemeniz gayet normaldir fakat biten bir ilişkiden sonra şunu bilmelisiniz ki siz o kişiden önce de vardınız ve mutluydunuz, yani o kişiden ayrılmak sizin için bir son değildir. Ayrılık psikolojisi, karmaşık ve derin bir süreçtir. Bu süreç, yalnızca kaybın acısını değil, aynı zamanda kişisel bir dönüşüm ve yeniden yapılanma fırsatını da beraberinde getirir. Ayrılıkla başa çıkmak, sabır ve öz-şefkat gerektiren bir yolculuktur.
İnsan ayrılıktan korkar fakat ayrılık, sizi içten içe tüketecek, öz saygınızı kaybedeceğiniz ve mutsuz bir ilişkide bulunmaktan daha korkutucu değildir. Biten bir ilişkide bulunmaya devam etmek, sevilmediğiniz bir yerde ya da artık sevmediğiniz biriyle bir ilişki sürdürmek, ayrılık sonrası altı ay yaşayacağınız bu süreçten daha kötü olabilir. Sırf alışkanlıklardan, ilgiden ya da yalnız kalma duygusundan korktuğunuz için bir ilişkiyi devam ettirmeye çalışmak, güneş görmeyen bir yerde bir çiçeğe su vermekle aynı şeydir. Biten bir ilişki sonrasında yaşayacağınız acıyı kabullenmek ve geçeceğini bilmek gerekir çünkü gidenler geri gelmeyecektir ve hayat yine de devam etmektedir. Her şeyin bittiğini düşündüğünüz yerde aslında sizin için yeni bir sayfa açılmıştır ve unutmayın ki sevmeyi asla bırakmamanız gereken tek bir kişi vardır, o da sizsinizdir. Ayrılık sonrası yaşanan acılar ve boşluklar en kolay sizin kendinize tutunmanızla hallolur. Hayatınızdaki en değerli kişinin siz olduğunu fark ettiğiniz anda ayrılık süreci sizi artık o kadar da etkilememeye başlar çünkü partnerleriniz bir noktada gelip geçicidir fakat siz her zaman kendinizle baş başa kalırsınız.
Kaynakça:
- https://www.sonepsikoloji.com/ayrilik-psikolojisi/
- https://varoluspsikoloji.com/ayrilik-psikolojisi/
Esma Nur Tanış
Bir yanıt yazın