Koku ve Travma
Bazı kokular bizi geçmişe götürür. Bu, daha önce kullandığımız bir parfüm olabilir ve bize pek çok anı hatırlatır. Bu anılar güzel zamanları hatırlatabileceği gibi kötü anıları da hatırlatabilir. Bazı kokular, bizi o anılara götürecek kadar güçlüdür.
Hoş olayları zihnimize taşıyan koku, travmatik olaylarda da hatırlatıcı olabilir. Travma, kişinin gerçek ya da algılanan bir ölüm veya yaralanma içeren, ya da kendisinin veya başkalarının fiziksel bütünlüğüne tehdit oluşturan olaylar yaşaması veya tanık olmasıdır (Herbert, 2016’dan aktaran Özkapu & Tuzcuoğlu, 2023). Afetler, trafik kazaları, yaşanan kayıplar, maruz kalınan istismar ve ihmaller travma çerçevesi içerisinde değerlendirilebilir. Travmatik olaylar zihnimizde yer edinerek bedensel ve duygusal tepkilerimizde kendini gösterebilir. Duyularımızdan biri olan koku, bu tepkileri yeniden canlandıran güçlü bir tetikleyicidir.
Koku, duygu ve hafıza merkezleri olan amigdala ve hipokampüs ile güçlü bir ilişki içerisindedir. Bu nedenle yalnızca yaşanan anıyı değil, o an hissettiklerimizi de tekrar hissederiz. Bununla ilgili olarak Fransız yazar Marcel Proust, bir hikâyesinde madlen kurabiyesinin kokusunun kendisini çocukluk anılarına götürdüğünü anlatır; bu durum daha sonra psikolojide “Proust Fenomeni” olarak adlandırılır (Herz, 2004). Yapılan çalışmalar bu olguyu büyük ölçüde desteklemektedir. Bu konuda farklı bulgulara değinecek olursak Chu ve Downes (2002), kokuların diğer duyulara göre otobiyografik anıların hatırlanmasında daha güçlü bir etkisi olduğunu öne sürmüşlerdir. Buna karşılık Toffolo, Smeets ve Van den Hout (2012), özellikle travmatik anıların hatırlanmasında görsel uyaranların koku uyaranlarından daha etkili olduğunu belirtmiştir. Ancak koku, duygusal hafıza ile güçlü ve doğrudan bağlantıya sahip bir duyu organı olduğundan yine de önemli bir tetikleyici olarak değerlendirilebilir.
Travmatik bir olay sırasında deneyimlediğimiz kokular belleğimizde iz bırakarak güvenli bir ortamda olsak bile yaşadığımız travmatik olayı acı bir şekilde hatırlatır. Koku tetikleyicilerinin olumsuz anılarla çalışıldığı bir çalışmada, işitsel tetikleyicilerden daha güçlü, görsel tetikleyicilerden ise daha zayıf olduğu bulunmuştur (Toffolo, Smeets ve Van den Hout, 2012). Yani bir duman kokusu, yaşadığımız bir yangın felaketini hatırlatmada o an etrafımızda duyduğumuz seslere kıyasla daha güçlü bir etki gösterecektir. Özellikle travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireylerin tetikleyicilere karşı çok duyarlı olması, diğer bireylere göre daha belirgin tepkiler vermelerine yol açabilir. Çünkü kokuya tekrar maruz kalındığında limbik sistem yaşanan duyguları yeniden aktive edebilir.
Kokular geçmiş için tetikleyici olsa da şimdi için iyileştirici bir araç haline de gelebilir. Kokunun iyileştirici gücü ile ilgili olarak aromaterapi ve duyusal farkındalık konulu çalışmalar yapılmış, kişinin güvenli bir alan edinmesi için temel alınmıştır. Örneğin lavanta, portakal veya bergamot kokusu gibi kokuların kaygıyı azalttığı ve bedeni rahatlattığı gözlemlenmiştir. Beynin duygu merkezleriyle doğrudan bağlantı kuran bu kokular, kişinin zihinsel ve duygusal dengesini kurmasına yardımcı olabilir. Fakat kokularla çalışırken bireyin tekrar travmatize olmamasına da dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kısaca, korku ve endişe yaratan hatıraları canlandıran koku duyusu, belirli tekniklerle huzurlu hissettiren duygusal bir deneyime dönüştürülebilir.
Sonuç olarak, olumsuz anılarımızda görsel uyaranlardan daha zayıf, işitsel uyaranlardan ise daha güçlü şekilde bizi geçmişe götüren koku uyaranları önemli bir tetikleyicidir. Acı ya da güzel anılarımızı zihnimizde canlandırırken limbik sistemle doğrudan kurduğu bağlantı sayesinde o an hissettiğimiz duyguları bize yeniden yaşatabilir. Yine de yapılan çalışmalar, doğru kullanıldığında pek çok kokunun bizi oluşturduğumuz güvenli alanımızda hissettirebileceğini ve ruhsal bir denge kurmamıza yardımcı olarak kaygılarımızı azaltıp iyileşmeyi başlatabilecek bir köprü olabileceğini göstermektedir. Belki de kötü hissettirdiğini sandığımız bazı kokular, iyileşmemiz gerektiğini bize hatırlatmak içindir.
Kaynakça:
Herz, R. S., Eliassen, J., Beland, S. L., & Souza, T. (2004). Neuroimaging evidence for the emotional potency of odor-evoked memory. Neuropsychologia, 42(3), 371–378. https://doi.org/10.1016/j.neuropsychologia.2003.08.009- Chu, S., & Downes, J. J. (2002). Proust nose best: Odours are better cues of autobiographical memory. Memory & Cognition, 30(4), 511–518. https://doi.org/10.3758/BF03194968
- Toffolo, M. B. J., Smeets, M. A. M., & Van den Hout, M. A. (2012). Proust revisited: Odours as triggers of aversive memories. Cognition & Emotion, 26(1), 83–92. https://doi.org/10.1080/02699931.2011.555475
- Özkapu, B., & Tuzcuoğlu, S. (2023). Travma sonrası stres bozukluğu ve duyusal tetikleyiciler: Literatür taraması. Klinik Psikoloji Dergisi, 7(2), 145–158.
- Demir, B. (2019). Aromaterapinin psikolojik etkileri. Türkiye Klinikleri Journal of Health Sciences, 4(2), 123–130.
- Kritsidima, M., Newton, T., & Asimakopoulou, K. (2010). The effects of lavender scent on dental patient anxiety levels: A cluster randomised-controlled trial. Community Dentistry and Oral Epidemiology, 38(1), 83–87. https://doi.org/10.1111/j.1600-0528.2009.00511.x
Funda İpek


Bir yanıt yazın