DOĞUM SONRASI RUHSAL BOZUKLUKLAR
Bir önceki yazımızda doğum öncesi ruhsal bozukluklardan bahsetmiştik. Bu kez doğum sonrası ruhsal bozukluklara bakacağız. Yeni anneler doğum sonrasında hem zorlu hem de çok güzel ve özel bir süreç içerisine girerler. Yol; uzun, virajlı ve ara ara çukurludur. Çünkü bebeğin büyümesi zaman alır, annenin ona yetişmesi, bakması, büyütmesi derken virajlardan geçer ve tabii ki tüm bunlar olurken annenin ve babanın aile büyükleri, akrabaları sürekli sorular sorar, tavsiyeler verir bunlarda bu yolculukta yeni anne olmuş kişinin karşısına çıkan çukurlardır.
Yeni anne olmuş kişi evine bebeği ile döndüğünde (hastaneden çıktığında) bebeği ile güvenli bir bağ kurması gerektiğinden ve bu yeni döneme adapte olması gerektiğinden biraz zamana ihtiyacı olacaktır. Bu adaptasyon zamanına da bizler loğusalık dönemi diyoruz. Aslında loğusalık diye adlandırdığımız bu dönem çok uzun sürmezken annenin bu dönemde çevreden etkilenmesi, kendine zaman ayıramaması, eşi ile vakit geçirememesi ve uykusuz kalması gibi birçok etkenden daha uzun sürebilir ve loğusalık süreci yerini depresyon sürecine bırakır. Doğum sonrası depresyon, belirti profili, ciddiyeti ve yaygınlık özellikleri açısından diğer depresyon görünümlerinden genellikle pek ayırt edilemez (Evans ve ark., 2001; Najman ve ark., 2000; Brugha ve ark., 1998). Depresif duygu durum, umutsuzluk, endişe, kaygı, aşırı halsizlik, psiko-motor ajitasyon, iştah ve uyku sorunları, suçluluk ve yetersizlik hisleri, özellikle yeni doğanın bakımına ilişkin yetersizlik hisleri belirtileri oluşturur (O’Hara, 1996). Bu sürece girmiş olan annenin muhakkak bir psikolojik destek alması ve hatta çok ileri düzeyde ise ilaç desteği alması tavsiye edilir. Sadece psikolojik destek ya da verilen ilaçlar tabii ki yetersiz olacaktır. Bu süreçte başta eş, sonrasında da ebeveyn desteği büyük bir önem taşır. Anneye “Sütün var mı? Bebeğin sanki zayıf duruyor. Çok sıcak, kalın giydirme; çok soğuk ince giydirme. Kendine bak birazcık. Kilo mu aldın sen?” gibi sorular sormak yerine ona destek veren ve adaptasyon sürecini hızlandıracak cümleler kurmak ve desteğini belli etmek daha büyük taşımaktadır.
Doğum sonrası dönemde annede, geçici ve kendini sınırlayıcı ruhsal durum değişiklikleri olabilmektedir. Bu durum, doğum sonrası hüznü ya da bebek hüznü şeklinde de adlandırılmaktadır (Erdem & Bez, 2009). Annelik hüznü¸ genellikle doğum sonrası 3. ya da 4. günde ortaya çıkar; semptomlar geçici olup 1-2 günden 1-2 haftaya kadar sürebilir (Erdem & Bez, 2009). Semptomlar hafif düzeyde olduğundan tablo kendini sınırlayıp müdahale gerektirmeyebilir ve yeni annelerin birçoğu tarafından yaşanmaktadır (Erdem & Bez, 2009). Annelik hüznünü depresyondan ayıran fark annenin bebeğe olan bakış açısı ve annenin işlevselliğini etkilemez. Depresyonda bu durum gerçekleşebilir dolayısı ile de bu iki psikolojik durum birbirinden ayrılır. Annelik hüznü genellikle yorgunluktan, uykusuzluktan, yeni anne olmanın verdiği hassasiyetten ve yeni duruma uyum sürecinden kaynaklanır. Annelik hüznü tedavisinde ilaca ihtiyaç duyulmaz. Psikoterapi süreci ile birlikte belirtilerin şiddeti azaltılarak ilerlemeye çalışılır. Ancak eğer anneler iki hafta içinde herhangi bir iyileşme olmazsa depresyona dönüşmemesi adına kişilerin bir hastaneye gitmesi ve kapsamlı bir tedaviye başlanması tavsiye edilir (Erdem & Bez, 2009).
Doğum sonrasında hayatı değişen bir tek anne değildir. Baba olan kişiler de bu durumdan etkilenir. Onların da hayatı ciddi derecede değişir. Artık baba olmuşlardır ve sorumlulukları artmıştır dolayısıyla streslerinde de bir artış olacaktır, anne adayına her daim destek vermesi gerekmektedir. Değişen hayatla beraber eşi ile sohbetleri azalacak, cinsellik azalacak ve dolayısıyla bunlar da eşlerde stres faktörü olacaktır. Bu süreçte sadece annenin değil babanın da psikolojik destek alması, eğitimler alması ve bu durumun yeni hayata adapte olana kadar devam edeceğini eşler birbirine ne kadar çok destek verirse o kadar çabuk atlatılacak olmasını bilmesi gerekmektedir.
Yazımızı toparlamak gerekirse ebeveyn olma süreci hem anneyi hem babayı etkileyen uzun bir süreçtir. Nasıl ki araba ile tatile gitmek isteriz aslında yolun uzun olduğunu biliriz ama güneşin doğacağını da biliriz. O yolun ne kadar uzun olursa olsun keyifli olduğunu da biliriz. Ebeveynlik işte tam da böyle bir şeydir anne baba olmak dünyanın en mucizevi ama bir o kadar zorlu olayıdır. Bu güzel yolculukta anne ve baba olmanın verdiği keyif birbirinize olan sevginin artışı, bebeğinizin güldüğü her an ise güneşin doğuşu olması dileğiyle 😊.
SENEM EKER
KAYNAKÇA
ŞENTÜRK, V. (2008). Gebelik ve doğum sonrası dönemde sık görülen ruhsal bozukluklar. Kriz Dergisi, 16(1), 25-34.
Evans J, Heron J, Francomb H ve ark (2001)Cohort Study of Depressed Mood During Pregnancy
and After Childbirth. British Medical Journal, 323,257-260.
O’Hara M Swain A (1996) Rates and Risk ofPostpartum Depression-A Meta-Analysis. Int Rev
Psychiatry 8: 37-54.
Erdem, Ö. (2009). Doğum sonrası hüzün ve doğum sonrası depresyon. Konuralp Medical Journal, 1(1), 32-37.
Bir yanıt yazın