Deprem Sonrası Anksiyete

Deprem: Yeraltında gerçekleşen kırılmalar ve bu kırılmaların yeryüzüne dalgalar hâlinde ulaşmasıyla hasara neden olan, yaşandığı takdirde sonuçları ölüm, yaralanma olarak değerlendirilebilen, büyük bir kesimi etkileyen bir doğal afet olarak tanımlanır (İşçi, 2008).

Anksiyete: Kaygı bozukluğu olarak adlandırılan, dıştan gelen uyarıcılar kaynaklı olmaksızın bireyin bilinç dışında gerçekleşen, kendince tehdit olarak algıladığı durumlara karşı geliştirdiği tepkidir (Öztürk, 1981).

Afet, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre “alışılmış düzeni bozan, beklenmedik, kurumların imkânlarını aşan, dışarıdan yardım almaya ihtiyaç duyulabilecek olgu” şeklinde tanımlanır (WHO, 2015). Geniş alanlarda etkili olan afetlerin kişiler ve toplum üzerinde de büyük etkileri olmaktadır. Ülkemizde yaşanmış depremlerde de birçok insan bu fiziksel ve psikolojik yıkıma maruz kalmış olmakla birlikte, bu durumu atlatmaya ve hayatına adapte olmaya çalışmaya devam etmektedir. Depremler, mağdurlara psikolojik, fiziksel ve sosyal alanlarda güçlük yaşatan, büyük alanlarda travmatik sonuçlar doğurabilen olgulardır (Çağatay, 2024).

Beklenmeyen bir olgu olan afetlerin psikolojik sağlamlığa etkisi üzerinde yapılan araştırmalarda, afeti yaşayan toplumun afeti kendileri özelinde büyük bir kaygı kaynağına dönüştürdüğü ortaya konmuştur. Böyle afetlerin, özellikle depremin, yaşandığı çevredeki bireylerde travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete ve depresyon gibi klinik değerlendirme yapılabilecek türden duygusal bozukluklar yaratabileceği görülmüştür (Fan vd., 2021).

Deprem gibi travmatik etkiler bırakabilecek olaylar stres durumunu doğrudan etkileyebilir. Deprem sonrası yaşanan manevi ve maddi kayıplar, belirsiz durumlar, tekrar aynı travmaya maruz kalma korkusu gibi birçok faktör stres düzeyini ve beraberinde kaygı bozukluğunu artırabilmektedir (Güler Aksu ve İmrek, 2020).

Depremin ardından bireylerin deprem sonrası ruh sağlığı ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda, toplum üzerinde endişe kaynağı olarak görüldüğü, tükenmişliğe sebep olduğu ve halkın duygusal bozukluklarında önemli bir etken olarak ortaya çıktığı belirlenmiştir (Suzuki, Fukasawa, Obara ve Kim, 2017).

Duygusal bozukluklardan kaygı bozukluğu (anksiyete), depremin insanlar üzerinde bıraktığı etkilerin sonucu olarak değerlendirilebilir. Bir olay tehlikeli olarak algılandığında, birey durumu “benim için riskli bir durum” şeklinde nitelendirdiğinde olağanın üstünde bir duygusal uyarılma gözlenir. Bu değerlendirmenin zihinsel olarak devam etmesi hâlinde, bu değerlendirmeler zamanla fiziksel semptomlara da dönüşerek daha güçlü hâle gelebilir. Bunlara da anksiyetenin fiziksel sonuçları denmektedir (Wells, 1998). Bu derece büyük bir afete şahit olan bireylerde afet sonrası psikolojik olarak zorlanma durumları olması muhtemeldir.


Kaynakça:

Çağatay, A. (2024). Deprem sonrası travma, tükenmişlik ve yaşam doyumu üzerine bir araştırma. Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 15(1 – Deprem Özel Sayısı), 724–745. https://doi.org/10.54688/ayd.1412823

Fan, Y., Guan, L., Xiang, H., Yang, X., Huang, G., Cheng, W., … & Yu, X. (2021). Posttraumatic stress disorder and professional burnout among local government staff seven years after the Wenchuan earthquake in China: A longitudinal study. Asian Journal of Psychiatry, 61, 102689. https://doi.org/10.1016/j.ajp.2021.102689

Güler Aksu, G., & İmrek, F. (2023). Deprem sonrası çocuklarda uzun vadeli stres etkileri. Türk Psikiyatri Dergisi, 34(1), 78–92.

İşçi, C. (2008). Deprem nedir ve nasıl korunuruz? Journal of Yaşar University, 3(9), 959.

Öztürk, O. (1981). Ruh sağlığı ve hastalıkları (Yayın No. 7). Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği.

Suzuki, Y., Fukasawa, M., Obara, A., & Kim, Y. (2017). Burnout among public servants after the Great East Japan Earthquake: Decomposing the construct aftermath of disaster. Journal of Occupational Health, 59(2), 156–164. https://doi.org/10.1539/joh.16-0211-OA

Wells, A. (1998). Cognitive therapy of anxiety disorders. London: Wiley Publishing.

Rüveyda Sultan Horoz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

g

An legimus similique intellegam mel, eum nibh tollit assentior ad. Mei ei platonem inciderint.

e