Ergenlerde Mükemmelliyetçilik ve Kaygı
Mükemmeliyetçilik, kişinin “kusursuzluğu” hedefleyen aşırı çabası ve kendini son derece eleştirel biçimde değerlendirdiği bir kişilik eğilimidir. Sadece yüksek standartlar koymak değil, başkalarının beklentilerini karşılama veya aşma çabalarıyla da ilgilidir. Mükemmeliyetçilik eğilimine sahip bireyler, her şeyi kusursuz bir şekilde yapma inancıyla bir işe başlarlar. Bu, zaman zaman bir hata fark ettiği işi düzeltmek yerine bırakma eğilimi sergilemelerine yol açar. Mükemmeliyetçilik gelişim aşamalarının her döneminde görülebilse de ergenlik dönemi, bu eğilimin özellikle belirginleştiği bir gelişimsel evredir.
Ergenlik döneminde bireylerin öz farkındalıklarının (self-awareness) arttığı ve çevreye karşı daha hassas bir yaklaşımda bulundukları bir süreçten geçerler. Ergen bireyler bu dönemde, “kabul görme” ve “kusursuz görünme” isteği ile olağanüstü veya gerçekçi olmayan standartlar belirlerler. Bu durum, sürekli öz eleştiriye, başarısızlık korkusuna ve kaygı düzeylerinin artmasına yol açabilir. Araştırmalar, bu tür gerçekçi olmayan ve ulaşılması güç standartların (unrealistic standards) kaygı (anxiety), özdeğer düşüklüğü (low self-esteem) ve tükenmişlik (burnout) ile yakından ilişkili olduğunu göstermektedir (Stoeber & Childs, 2011).
“Her şey ya mükemmel olmalı, yoksa başarısızım.” inancı, karşılaştıkları problemleri multidimensional (çok boyutlu) bir bakış açısıyla değerlendirmelerini engeller ve onları daha çok siyah-beyaz bir düşünce eğilimine yaklaştırır.
Bu süreçte aile, öğretmen ve akranlarından gelen değerlendirmelerden onay bekleme arayışındadırlar. Özellikle olumsuz geri bildirimler alındığında, ergenlerde yetersizlik hissi ve sosyal kaygının artmasıyla karşı karşıya kaldıkları görülmüştür. Uzun vadede, ergenlerin hem akademik başarıları hem de sosyal etkileşimleri üzerinde artan kaygı, psikolojik iyi oluşlarının (psychological well-being) da olumsuz yönde etkilenmesine yol açabilir.
Aileler bu noktada kritik bir rol üstlenir ve gerçekçi olmayan beklentiler konusunda en önemli destek kaynaklarından biridir. Baumrind’e (1991) göre, ergen gelişimi üzerinde ebeveynlerin destekleyici, rehberlik edici ve otoritatif yaklaşımları kaygıyı azaltmayla ilgilidir. Peki bu durumda aileler ne yapmalı? Aileler, çocuklarının hataları bir öğrenme sürecinin parçası olarak görmelerine yardımcı olmalı ve endişelerini yargılanma korkusu olmadan ifade edecekleri bir güven ortamı sağlamalıdır.
Örneğin, sınavda beklenenden düşük bir performans sergilediklerinde, ilk adımda sonucu eleştirmek, çocuğun kendi değerini yalnızca mükemmel bir sonuçla ilişkilendirmeyi öğrenmesine yol açar. Bunun yerine süreci ve çabayı birlikte değerlendirmek çok önemlidir.
Sonuç olarak, ailelerin sağladığı destek, ergenin kaygı düzeyini düşürmenin yanı sıra öz yeterlilik (self-efficacy) duygusunu güçlendirmeye ve dayanıklılık (resilience) kazandırmaya yardımcı olur.
Kaynakça:
- Baumrind, D. (1991). The influence of parenting style on adolescent development. Journal of Early Adolescence, 11(1), 56–95.
- Hewitt, P. L., & Flett, G. L. (1991). Perfectionism in the self and social contexts: Conceptualization, assessment, and association with psychopathology. Journal of Personality and Social Psychology, 60(3), 456–470. https://doi.org/10.1037/0022-3514.60.3.456
- Stoeber, J., & Childs, J. H. (2011). Perfectionism and psychological well-being in adolescents: Associations with academic achievement and mental health. Personality and Individual Differences, 50(2), 295–300. https://doi.org/10.1016/j.paid.2010.10.015
- Stoeber, J., Madigan, D. J., & Gonidis, L. (2020). Perfectionism is adaptive and maladaptive, but what’s the combined effect? Personality and Individual Differences, 161, 109846. https://doi.org/10.1016/j.paid.2020.109846
- Steinberg, L. (2014). Age of opportunity: Lessons from the new science of adolescence. Houghton Mifflin Harcourt.
- PsyPost. (2020, October 12). Study finds perfectionism in young people is related to anxiety, depression, and OCD. https://www.psypost.org/
Başak Banu Tunç


Bir yanıt yazın