
Kimliğimizin Özgürlüğü: LGBTİ+
Dünya, renkleriyle güzeldir… Tıpkı doğadaki her tonun bir anlamı olduğu gibi, insan kimlikleri ve yönelimleri de çeşitlilikten beslenir. Hâlâ birçok insan, cinsel yönelimin veya kimliğin bir “tercih” olduğunu sanıyor. Oysa bilim ve insan deneyimleri bize gösteriyor ki, kim olduğumuz, nasıl hissettiğimiz ve kimi sevdiğimiz tercih değil, bir gerçekliktir. Kimse sırf “moda” diye bir yönelime sahip olmaz, kimse “zor bir hayat yaşamak” için cinsiyet kimliğini sorgulamaz.
Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği: Genetik mi, Çevresel mi?
Cinsel yönelim (heteroseksüel, homoseksüel, biseksüel vb.) ve cinsiyet kimliği (cisgender, transgender, non-binary vb.), biyolojik, genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir bileşimi olarak kabul edilir.
Genetik Faktörler: Çeşitli ikiz çalışmalarında, genetik yatkınlığın cinsel yönelimde etkili olabileceği bulunmuştur. Örneğin, Bailey ve Pillard’ın (1991) yaptığı bir araştırmada, tek yumurta ikizlerinde eşcinsellik oranı %52 bulunmuştur. Bu, genetik faktörlerin önemli bir rol oynayabileceğini gösterir.
Hormonal Etkiler: Anne karnında maruz kalınan hormon seviyelerinin cinsel yönelimi etkileyebileceğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Örneğin, araştırmalar prenatal testosteron seviyelerinin bireyin gelecekteki cinsel yönelimini şekillendirebileceğini göstermektedir
Beyin Yapısı: LeVay (1991), heteroseksüel ve homoseksüel erkeklerin beyin yapılarında farklılıklar olabileceğini gösteren bir çalışma yapmıştır. Hipotalamus’un belirli bölgelerinin eşcinsel erkeklerde farklı geliştiği gözlemlenmiştir.
Çevresel Faktörler: Aile yapısı, kültürel normlar ve sosyal çevre, bireylerin cinsel kimliğini ifade etme biçimlerini etkileyebilir. Ancak, yönelim ve kimliğin kendisi sosyal öğrenmeyle değiştirilemez (American Psychological Association [APA], 2008).
Cinsel Yönelim ve “Tercih” Yanılgısı
LGBTİ+ bireylere yönelik yanlış inanışlardan biri, cinsel yönelimin bir “tercih” olduğu iddiasıdır. Ancak bilimsel araştırmalar, cinsel yönelim ve kimliğin bilinçli bir seçim olmadığını göstermektedir. APA (2015) raporuna göre, bireyler cinsel yönelimlerini seçmezler; bu biyolojik, psikolojik ve sosyal etmenlerin karmaşık bir etkileşimiyle oluşur.
Dönüştürme (Conversion) Terapileri, yani bireylerin cinsel yönelimlerini değiştirmeye yönelik uygulamalar, bilim insanları tarafından etik dışı ve zarar verici olarak kabul edilmektedir (Ryan et al., 2009).
Toplumsal Kabul ve Psikolojik Sağlık
LGBTİ+ bireyler, ayrımcılık ve dışlanmaya maruz kaldıklarında ciddi psikolojik sorunlar yaşayabilirler. Ancak, sosyal destek ve kabul gören bireylerin psikolojik iyi oluşları önemli ölçüde artmaktadır. Meyer’in Azınlık Stresi Modeli (2003), LGBTİ+ bireylerin maruz kaldıkları ayrımcılık nedeniyle yüksek stres yaşadıklarını ve bunun depresyon, anksiyete ve intihar oranlarını artırabileceğini göstermektedir. Araştırmalar, aile ve toplumsal desteğin, LGBTİ+ bireylerin psikolojik sağlığını koruma konusunda kritik olduğunu göstermektedir (Russell & Fish, 2016).
LGBTİ+ Hakları: İnsan Haklarıdır
LGBTİ+ bireylerin hakları, temel insan haklarının bir parçasıdır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, LGBTİ+ bireylere yönelik ayrımcılığın ve şiddetin insan hakları ihlali olduğunu belirtmiştir (United Nations, 2015). Birçok ülke eşit haklar yönünde ilerlemeler kaydetmiştir. Ancak, hâlâ birçok LGBTİ+ birey yasal güvencelerden yoksun bırakılmakta ve toplumsal baskılar nedeniyle kimliklerini gizlemek zorunda kalmaktadırlar. Bilimsel gerçekler ışığında, toplumsal kabul ve eşit haklar için mücadele etmek daha eşit ve adil bir dünya için atılması gereken en önemli adımlardan biridir.
Geçmişte, LGBTİ+ bireyler korku içinde yaşamak zorunda kaldı. Açık kimlikle var olmak hayatlarını riske atmak demekti. Ama bugün, giderek artan görünürlük ve dayanışma sayesinde, daha fazla insan kendi gerçeğini yaşamaya cesaret edebiliyor.
Temsil çok önemlidir. Televizyonda, kitaplarda, iş yerlerinde, politikada… LGBTİ+ bireylerin seslerini duyurabildikleri her alan, gelecekte daha eşit bir dünya için bir adımdır. Çünkü kimliklerin gizlenmediği bir toplumda, insanlar korkmadan var olabilir.
Onur Yürüyüşleri bu yüzden önemlidir. Bazıları, “Neden böyle gösterişli kutlamalar yapıyorlar?” diye soruyor. Ama gerçek şu ki, bu kutlamalar, yıllarca susturulmuş, görmezden gelinmiş, dışlanmış insanların varoluşlarını kutlamasıdır.
Destek Olmak Ne Demek?
Bir bireyin LGBTİ+ olması, sadece onun meselesi değildir. Bu, hepimizin meselesidir. Çünkü adaletin, eşitliğin ve sevginin olduğu bir toplumda hepimiz daha özgür ve mutlu yaşarız.
Peki, nasıl destek olabiliriz?
Dinlemek: Ön yargılar yerine, LGBTİ+ bireylerin deneyimlerini anlamaya çalışmak.
Saygı Göstermek: İnsanların kimliklerini, isimlerini, zamirlerini ve yaşam alanlarını kabul etmek.
Savunmak: Ayrımcılığa karşı ses çıkarmak, homofobi ve transfobiye karşı durmak.
Eğitmek: Kendimizi bilinçlendirmek ve çevremizdeki insanlara doğru bilgileri aktarmak.
Bu dünya hepimiz için. Sevginin kazandığı, özgürlüğün her birey için mümkün olduğu bir gelecek inşa etmek hepimizin sorumluluğudur.
Renklerimizi saklamadan, hep birlikte daha aydınlık bir dünya için…
Kaynakça:
- American Psychological Association (APA). (2008). Sexual orientation and homosexuality. Retrieved from www.apa.org
- LeVay, S. (1991). A difference in hypothalamic structure between heterosexual and homosexual men. Science, 253(5023), 1034-1037.
- Meyer, I. H. (2003). Prejudice, social stress, and mental health in lesbian, gay, and bisexual populations: Conceptual issues and research evidence. Psychological Bulletin, 129(5), 674-697.
- Bailey, J. M., & Pillard, R. C. (1991). A genetic study of male sexual orientation. Archives of General Psychiatry, 48(12), 1089-1096.
- United Nations. (2015). Discrimination and violence against individuals based on their sexual orientation and gender identity. Retrieved from www.un.org
- Kaos GL Derneği. (2020). Türkiye’de LGBTİ+ bireylerin insan hakları raporu. Retrieved from www.kaosgl.org
- Kılıç, C. (2013). Cinsel yönelim ve ruh sağlığı: LGBT bireylerde psikolojik iyi oluşun belirleyicileri. Türk Psikiyatri Dergisi, 24(2), 95-104.
- Kurt, D. (2019). Azınlık stresi ve LGBT+ bireylerin psikolojik sağlığı: Türkiye bağlamında bir değerlendirme. Ankara Üniversitesi Psikoloji Dergisi, 34(1), 56-73.
- Pınar, E. (2017). Türkiye’de cinsel yönelim ve toplumsal kabul: LGBTİ+ bireylerin yaşadığı ayrımcılıklar üzerine bir araştırma. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Buse Baysal
Bir yanıt yazın