
YAS
YAS NEDİR, YAS SÜRECİ NASIL ATLATILIR?
İnsanların sevdiği kişileri kaybetmesi veya onlardan ayrılması oldukça hüzün vericidir. Kişilerin bu kayıplardan sonra bilişsel, davranışsal, fiziksel ve duygusal olarak verdiği tepkilere ‘yas’ adı verilir. Ve bireyler ‘yas süreci’ adı verdiğimiz bir döneme girmiş olurlar. Her bireyin bu dönemi atlatma şekilleri, yöntemleri ve süresi değişkenlik gösterir, bu süreç kesinlikle doğal bir süreçtir ancak bu sürecin çokça uzaması veya verilen tepkilerin aşırılaşması psikolojik bir rahatsızlığı oluşturabilir.
Peki bir yas sürecinde genel olarak kişileri neler bekler ve bu süreci nasıl atlatabiliriz? Bu durumu İsveçli Psikiyatr Elizabeth Kübler-Ross’ un ‘Kübler-Ross modeli’ olarak da adlandırılabilen ‘Yasın Beş Evresi Teorisi’ ile açıklayacağım.
Elizabeth’ e göre kişiler yas evresini 5 aşamada yaşarlar. Bunlar sırasıyla inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenmedir. Bu evreleri incelediğimizde aslında yas sürecinin nasıl yaşandığını görerek daha fazla farkındalığa sahip olacağız.
Yasın İlk Evresi: İnkâr
İnkâr evresinde kişiler kendisine “bu durumu ben yaşamadım”, “bu benim başıma gelemez” şeklinde cümleler kurarak gerçeği görmekten son ana kadar kaçarlar ve bu acı deneyimi kabullenmek yerine yok saymayı tercih ederler. Bu inkâr cümleleri sadece düşünce olarak kalmayıp kişilerin davranışlarına da yansıma gösterir. Bu dönemi atlatmanın belli bir süresi olmamakla beraber bu evreyi tamamlayan bireyler yasın ikinci evresi olan öfke evresine geçiş yaparlar.
Yasın İkinci Evresi: Öfke
Bu evrede kişi artık yaşadığı deneyimin farkına varır ve “bunu neden ben yaşadım”, “niye benim başıma geldi” şeklinde sorular sorarak öfke hissetmeye başlarlar. Bu dönem biraz daha uzun sürebilmektedir çünkü kişiler bu evreyi atlatabilmek için daha büyük çabalar göstermek zorundadırlar. Bu evre tamamlandıktan sonra ise yasın üçüncü evresi olan pazarlık evresi başlar.
Yasın Üçüncü Evresi: Pazarlık
Kişiler bu evrede yoğun öfkenin bitmesiyle beraber daha sakin bir kişiliğe bürünürler ve çevresi ile pazarlığa girmeye başlarlar ancak bu süreçte anlaşmaya varmaları zorlayıcı olabilir. Ve bu sürecin bitmesiyle beraber yasın dördüncü evresi olarak adlandırdığımız depresyon süreci başlar.
Yasın Dördüncü Evresi: Depresyon
Bu evrede artık kişiler öfke duymayı tamamen bırakmış ve yasa sebep olan acıları ile tamamen yüzleşmişlerdir bu yüzden hiçbir şeyin eskisi gibi güzel olamayacağına ve eski günlerdeki gibi mutlu olamayacağına inanmaya başlamışlardır. Bu sebeple de bir depresyon süreci başlar. Kişiler bu dönemde sosyal ilişkilerine ara verip içine kapanmayı, az yemek yemeyi ve az uyumayı tercih edebilirler. Ve kişiler depresyon sürecini de tamamlayarak yasın beşinci yani son evresi olan kabullenme evresine geçerler.
Yasın Beşinci (Son) Evresi: Kabullenme
Kişiler bu evrede artık yaşadıklarını sindirmiş ve kabullenmiş olup gelecek ile ilgili planlar yapma ve eski hayatlarına dönme isteğindedirler. Bu sebeple tekrardan insan ilişkileri kurmaya, sosyalleşmeye ve dışadönük olmaya başlayarak yas sürecinin son evresine ulaşmış olurlar. Ayrıca bu noktada Kübler’ in şu sözünü söylemekte fayda vardır “Her acı geçicidir”.
Yas süreci yukarı da bahsettiğim gibi genel olarak 5 aşamada gerçekleşmektedir. Ancak bu evrelerin süresi ve yoğunluğu kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bu süre ortalama 6 ay sürerken en fazla 1 yıl sürmesi beklenen bir süreçtir. Yas sürecindeyken bu dönemi daha kolay atlatabilmek için sevdiğimiz insanları kendimizden uzaklaştırmamalı ve onların yanımızda olmalarına izin vermeliyiz, yaşamak istediğimiz duyguları bastırmamalı yani ağlamak istiyorsak ağlamalı gülmek istiyorsak gülmeliyiz, zararlı ve uyuşturucu maddelere başvurmamalı ve gerekirse bir doktora başvurmalıyız. Ayrıca bazen insanlar acıları hakkında konuşmak istemezler bu yüzden yazmak eylemi de bu dönemde çokça fayda sağlayabilmektedir.
Hayatımız her zaman mutlu ve güzel olaylar ile var olamaz ve olamayacakta bu yüzden son olarak sizinle şu sözü paylaşmak isterim. Bir Kızılderili atasözü der ki: “Her trajedi elinde bir hediyeyle gelir insana. Fakat bu sırada acı çekmekle öylesine meşgul oluruz ki hediyenin farkına bile varamayız.” Acılarınızdaki ve yaslarınızdaki hediyenin farkına varabilmeniz dileğiyle…
EDA NUR AKKUŞ
Bir yanıt yazın