Doğum Sonrası Depresyonu

Bir kadın için, hayatındaki en önemli olaylardan biri doğum yapmaktır. Bu durum bazen çok doğal ve sıradan bir olay gibi görünse de, aslında içinde birçok zorluğu barındırır. Hamilelik öncesinde, hamilelik sırasında, doğum anında ve doğum sonrasında kadınlar zorlu süreçlerden geçer. Bu zorluklardan biri de hamilelik sırasında etkileri görülmeye başlanan ve doğum sonrasında yaklaşık bir yıl boyunca belirtileri devam edebilen doğum sonrası depresyonudur.

Doğum sonrası depresyon, doğum yapan annelerin yaklaşık %20’sinde görülmekte ve bebeklerin gelişimini olumsuz etkileyebilmektedir. Bugün bu yazımda, sizlere doğum sonrası depresyonun belirtilerinden, bu duruma neden olabilecek risk faktörlerinden ve nasıl tedavi edilebileceğinden bahsedeceğim.

DSM-5′ e Göre Doğum Sonrası Depresyon

DSM-5’e göre, depresyonun doğum sonrası depresyon olarak kabul edilebilmesi için peripartum başlangıçlı olması ve majör depresyon epizodunun hamilelik sırasında veya doğumdan sonraki 4 hafta içinde başlamış olması gerekmektedir. Doğum sonrası depresyonun görülmesinde biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel birçok sebep rol oynayabilir. Geleneksel uygulamalar, sosyal destek eksikliği, geçmiş depresyon öyküsü, genç yaş, çocuk bakımına ilişkin sorunlar, stresli yaşam olayları, annelik hüznü, olumsuz evlilik ilişkileri, beden imgesindeki değişiklikler, düşük sosyoekonomik durum ve gebeliğin istenmemesi bu nedenler arasında yer almaktadır.

Gebelik esnasında oluşan fizyolojik değişiklikler de gebelerde depresyon görülme sıklığını artırabilir. Kilo artışı, bulantı ve solunum kapasitesindeki değişiklikler bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca, hamilelik döneminde birçok hormonal değişiklik meydana gelir. Hormon seviyelerindeki dalgalanmaların doğum sonrası depresyona neden olabileceği düşünülmektedir. Nörobiyolojik çalışmalarda, postpartum dönemde prefrontal korteks ve hipokampusta ruh halinden bağımsız olarak nöroplastik değişiklikler gözlemlendiği belirtilmiştir. Bu değişikliklerin bazı kadınlarda depresyona yol açabileceği öne sürülmektedir.

Doğum sonrası depresyona zemin hazırlayan risk faktörleri, annede depresyon görülme ihtimalini artırmaktadır. Örneğin, düşük öz saygı, anksiyete, sosyal destek eksikliği, travma geçmişi ve şiddet geçmişi, kadınlarda gebelik depresyonu riskini artıran faktörlerdir.

Belirtiler

Doğum sonrası depresyon yaygın olmasına rağmen, sıkça gözden kaçabilmekte ve tedavisiz kalabilmektedir. Depresyonun anlaşılabilmesi ve tedavi edilebilmesi için semptomlar hakkında bilgi sahibi olunmalı ve bu semptomların varlığına dikkat edilmelidir. Doğum sonrası depresyonun semptomları arasında çökkünlük, haz alamama, suçluluk düşünceleri, sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu, psikomotor yavaşlama, uyku düzensizliği, iştah ve kilo değişiklikleri gibi majör depresyon belirtileri yer alır. Hastalığın şiddetinin yüksek olduğu durumlarda, intihar düşünceleri ve girişimleri, bebeğin bakımını aksatma veya bebeğe zarar verme gibi semptomlar da görülebilir.

Tedavi Yöntemleri

Doğum sonrası depresyonun tedavisinde terapi yöntemleri kullanılabilir. Ancak, herhangi bir terapi yönteminin diğerlerinden daha etkili olduğuna dair kesin bir araştırma bulunmamaktadır. Çocuklar farmakolojik müdahalelerden etkilenebileceği için ilaç tedavisi genellikle tercih edilmemektedir. Bununla birlikte, Brexanolon tedavisinin doğum sonrası depresyon tedavisinde özelleşmiş ve etkili bir yöntem olduğu sonucuna varılmıştır.

Kaynakça:

  • Erdoğan, A., & Hocaoğlu, Ç. (2020). Diagnosis and treatment of postpartum depression: A review. Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Dergisi, 11(39), 31–37. https://doi.org/10.17944/mkutfd.584854

Yaren Naz Şentürk


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

g

An legimus similique intellegam mel, eum nibh tollit assentior ad. Mei ei platonem inciderint.

e