Yas nedir ? Evreleri nelerdir ? Kayıplarımızın bizde yarattığı etkilerle nasıl başa çıkarız?

Yas nedir ?

Her birey yaşamın doğal gidişi içinde birçok kayıp ya da kayıp tehdidi ile karşılaşabilir. Ancak, ölüm bir sona eriş olması ve geri dönülmezliği nedeniyle bireyin yaşadığı en acı veren bir somut kayıptır. Kayıp yaşama, bireyin ”sevilen birini” yitirmiş olması nedeniyle içinde bulunduğu durumun nesnel ifadesidir. Yas ise kaybın ardından gelişen doğal bir tepkidir. Yas her birey için farklı bir deneyimdir ve her birey farklı yas tepkileri gösterir. Aynı zamanda zorlayıcı bir süreçtir ancak bir hastalık değildir. Yasın tepkilerini fiziksel, bilişsel, duygusal ve davranışsal tepkiler olmak üzere dörde ayırabiliriz.

Fiziksel tepkiler; midede boşluk hissi, nefes alamama, enerjisizlik ve çabuk yorulma, iştah artması ya da azalması.

Bilişsel tepkiler; inanamama ve inkar, ölen kişinin yaşadığı duygusu, konfüzyon, işitsel ve görsel halüsinasyonlar.

Duygusal tepkiler; şaşkınlık ve şok, üzüntü, öfke, yalnızlık, kendini ve başkalarını suçlama.

Davranışsal tepkiler; ağlama, dalgınlık, ölen kişiyi hatırlatan şeylerden kaçınma, uyku bozukluğu.

Normal yas süreci genelde altı ile yirmi dört ay kadar sürer ve zaman içinde yatışır. Yas sürecinin ileri dönemlerinde bu yaşantıların sürmesi patolojik yasın belirtisi olabilir.

Birey bu süreci sağlıklı atlatıp hayatına devam edebilmek için yasını tutmalı ve bu süreci tamamlamalıdır. Yas tutmak kaybedilen kişiyi unutmak ya da artık sevmemek değildir. Sadece bu durumu kabullenmek, başa çıkabilmek ve bu duygularla devam etmeyi öğrenmek için olan bir süreçtir.

Worden’ın Yas Görevleri Modeline göre yasın dört görevi vardır:

  1. Kaybın gerçekliğini kabul etmek
  2. Yas ile oluşan acı üzerinde çalışmak ve duyguları ifade etmek
  3. Ölen kişinin bulunmadığı bir çevreye uyum sağlamak
  4. Duygusal anlamda ölen kişi ile ilişkileri yeniden düzenlemek ve yaşama devam etmek.

Çocuk ve ergenlerde yas

Bebeklik döneminde (0-3 yaş) ölüm kavramı yoktur. Ancak bakım verenin yokluğunun farkındadır.

Okul öncesi dönemde ölümün bir sona erme ya da yaşam işlevlerinin durması olduğunu kavrayamazlar. Ölüm hakkında çok soru sorarlar.

Okul çağı döneminde ölümün bir sona erme ya da yaşam işlevlerinin durması olduğunu kavrayışı kademeli olarak gelişir. On yaş ve üzerindeki çocukların ”kendilerinin ölebileceği” fikrini kavrayabildiği gözlenmiştir. Çocuğun ölümle ilgili soruları anlayabileceği şekilde mutlaka yanıtlanmalıdır.

Ergenlik döneminde ölüm kavramı daha soyut hale gelir. Kaybın uzun vadeli sonuçlarını görebilir. Ölümün evrensel ve kaçınılmaz olarak algıladıkları için bunun kendilerinin başına da gelebileceğini kavrarlar.

Patolojik yas

Kaybın ardından en az altı ay geçmesine rağmen bireyin sosyal ve mesleki yaşam alanlarındaki işlevselliğinin giderek bozulmasıdır. Kişinin normal yasın evrelerinin birinde takılıp kalması ve yas sürecini tamamlayamamasıdır. Anormal yas, komplike yas, çözümlenmemiş yas, maskelenmiş yas, kronik yas, gecikmiş yas gibi isimlerle de adlandırılır.

Travmatik yas

Sevilen birinin ani ve şiddet içeren bir şekilde ölümü sonucunda bu kaybı yaşayan bireylerde gelişen belirti ve tepkilerdir. Ayrıca travmatik kayıp yaşayan bireylerde, yaşadıkları travmaya bağlı olarak travma sonrası stres bozukluğu gelişebilir.

Kübler-Ross’un ölüm evreleri

  1. İnkar ve yalıtılmışlık
  2. Öfke
  3. Uzlaşma(pazarlık)
  4. Depresyon
  5. Kabullenme

Kayıplarımızın bizde yarattığı etkilerle nasıl başa çıkarız ?

Normal yas sürecindeki bireylerin bir uzmandan yardım almaları genellikle gerekli değildir. Onlar için sosyal destek bu süreci kolaylaştırabilir. Patolojik yasta ise bu sürecin sağlıklı tamamlanması için yardım almak zorunludur.

Yas sürecini sağlıklı tamamlayabilmek için;

  • Kayıp yaşayan kişi onu tanıyan ve dinleyen insanlarla vakit geçirmeli
  • Kayıpla ilgili duygularını dışa vurabilmeli, duygularından kaçmamalı
  • Hayatın devam ettiğini ve yaşanılması gerektiğini zor da olsa kabul etmeli geleceğe bağlı kalmalı
  • Yas tutma sürecinde zorlandığını hissettiğinde yardım almaktan kaçınmamalı

Kaybı olan çocuklara nasıl yardım edebiliriz ?

-Çocuklara kaybın ardından gündelik hayatındaki değişimlerin ne olacağı açık bir dille anlatılması gereklidir.

-Çocuğun kaygıları azaltılmalıdır.

-Çocuklar suçluluk duygusuna kapılabilirler. Bu yüzden ölümün onun davranışlarından bağımsız olduğu ve sorumlu olmadığı anlatılmalıdır.

-Çocuk ve ergenlerde içinde bulunduğu gelişim dönemine uygun yas tepkileri gelişir. Ayrıca yine gelişim dönemlerine göre ölüm kavramını farklı şekillerde anlayabilirler. Bu yüzden çocukların sorularını yanıtlarken bu özelliklere dikkat etmek gerekir. Örneğin; beş yaşından küçük çocuklar ölümün bir son olduğunu anlamazlar ve daha çok somut düşünme eğilimindedirler.

-Hatalı algıları ve duruma uygun olmayan yorumları doğru biçimde düzeltilmelidir.

Kaynakça:

BİLDİK, T. (2013), Ölüm, Kayıp, Yas ve Patolojik Yas, Ege Tıp Dergisi, 52(4), 223-229.

EZGİ ASKAY

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

g

An legimus similique intellegam mel, eum nibh tollit assentior ad. Mei ei platonem inciderint.

e