YALNIZLAŞMANIN TOPLUMSAL YANSIMALARI

Kendi hayatlarımızda zaman zaman hissettiğimiz, toplumda belki de salgın hâline geldiğine şahit olduğumuz yalnızlık olgusu, modern toplumların en belirgin gündemlerinden biridir. Modern toplumda bireylerin sürekli hıza, mevcut yapıya uyuma ve iletişimde sanallığa bir bakıma alışması bekleniyor. Toplumda yargılama mekanizması da belli ön kabulleri barındırıyor diyebiliriz. Fakat bireylerin uyum süreci, beklenin aksine bir izolasyon ya da asosyal yaşam tarzını da beraberinde getirebilir. Bireyin toplum geneline kendi doğruları çerçevesinde ayak uydurması zorlaşır. Bu noktada tek başınalık (solitude) ve yalnızlık (loneliness) kavramlarını ayırmak gerekebilir. Alanyazında bazı bireylerin yalnızlığı kendileri için “iyi hayat” olarak tanımlayabildikleri, aynı zamanda özgürlük ve bağımsızlık olarak da adlandırabildiklerinden bahsedilmektedir. Yalnızlık, sosyal bağların eksikliğinden kaynaklanabilirken; tek başınalık, bu yalnızlığı bilinçli olarak seçmek şeklinde de tanımlanabilir. Diğer taraftan, yalnızlık kişisel bir deneyimdir. Bu deneyimin nedenleri de kişiden kişiye değişebilir. Her yaşam, kişisel zorlukları ve buna bağlı olarak farklı yordayıcıları kapsar. Bu sebepten, farklı yaklaşımlar tarafından farklı biçimlerde yorumlanmıştır. Bunun duygusal açıdan da pek çok örneği vardır: yakın ilişki kaybı, duygusal kopma, sosyal ilişki kaybı ve hatta yaşlılık da yalnızlık sebepleri arasındadır. Kavramın hangi şekillerde algılandığı ise bakış açıları ve başka değişkenler üzerinde çeşitlenmektedir.

Toplumsal algı ve kodlar, inanılan doğrular üzerinde çoğu zaman keskin ve nettir. Sosyal çürüme kavramının ortaya çıkışı aslında modern toplumların öncesine dayanır; ancak modern toplum, sosyal ağlar aracılığıyla bizi daha fazla sorunun içine alır ve içimizdeki hak arama duygusunun merkezi hâline gelir. Bu maruziyet, en temelde güven duygusunu zedeler. Toplum içinde hissedilen güvensizlik duygusu ise yalnızlığı, tercih edilebilirliğin yanı sıra bir mecburiyet hâline de getirebilir. Toffler’ın vurgusu da benzer şekilde, “Günlük yaşamda kendimizi bıçak sırtında yürüyor gibi hissediyoruz. Sinirler gergin ve insanlar öfkelerini kontrol etmekte zorlanıyor.” Bugün bu çürümenin bu kadar yıkıcı olmasının sebebi belki de budur. Kendimizi yalnız hissederiz ve bu his, gerçeğimizin ta kendisi olur. Geleneksel toplumlardaki yalnızlık olgusundan daha başka bir noktaya evrilir, içinden çıkılamaz bir açmaz olur. Bu bakış açısıyla, bu yalnızlığın tercih mi yoksa mecburiyet mi olduğu, bireysel olduğu kadar toplumların da ortak deneyimi hâline gelir. Modern çağın öznesi olamayan kişi, kaygı ve korku çıkmazında kalır. O yüzden bir toplumda yalnız insanlara dikkatli bakılmalıdır. Bu, sağlıklı bir bireyselleşme olmakla beraber, sosyal bağların eksikliğinden ve dışsal yordayıcılardan da kaynaklanabilir. Karşılanmayan ihtiyaçlar da temel sebepler arasındadır. En derin acılarda kucaklaşabilen ve yaralarını birlikte saran toplumlar için bazı boşluklar doldurulabilir. Ve bir arada olmak, yalnızlığın yalnızlaşmaya dönüşmemesi için belki de ilk adımdır. Derinleşmemiş yalnızlık hissi ve umutla yarınları kucaklayabilme gücü, günümüz dünyasında eşi bulunmaz bir armağandır.

Tüm bu nedenler ve sonuçlarla birlikte, yalnızlık tarih boyunca sanata, edebiyata ve felsefeye konu olmuş, sosyal bilimler içinde de önemli bir yer edinmiştir. Fakat bir noktada, varoluşçu yaklaşımlar içinde hayatın bir parçası olarak görülmüştür. Var olan potansiyeli ortaya çıkarmak için bir fırsat… Bu yüzden belki de yalnızlık için tamamıyla olumsuz bir deneyim denmemelidir. Belli bir olgunluğun ilk adımı ya da içsel bir arayışın yansıması… Şairin dediği gibi; “Işıksız bir gölgedir yalnızlık.” Gölgeyi görebilen kişinin ışığı kendindedir.

Kaynakça:

  • Duva Kaya, Ö. (2022). Yaş alma, yalnızlık, tek başınalık. Yazıt Kültür Bilimleri Dergisi, 2(2).
  • Toffler, A. (2003). Üçüncü dalga (S. Yeniçeri, Çev.). Koridor Yayıncılık.
  • Alayoğlu, E., & Eldeniz, L. (2024). Yaygınlaşan yalnızlık: Ortak deneyim. Academic Journal of Information Technology, 15(2). https://dergipark.org.tr/tr/pub/ajit-e  
  • Ulutaş, E., & Gökçen, A. (2019). Toplum tipleri ve yalnızlık halleri. Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 10(17). https://dergipark.org.tr/tr/pub/utsad
  • Büyükbingöl, A. (2022). Sosyal bilişim perspektifinden bireyselleşme ve yalnızlaşma sorunu üzerine bir analiz. Sosyolojik Bağlam Dergisi, 3(2), 186–202. https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosyolojikbaglam  
  • Duru, E. (2008). Yalnızlığı yordamada sosyal destek ve sosyal bağlılığın rolü. Türk Psikoloji Dergisi, 23(61), 15–24. https://www.psikolog.org.tr/tr/turk-psikoloji-dergisi-arsiv  

Nisanur Yüce

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

g

An legimus similique intellegam mel, eum nibh tollit assentior ad. Mei ei platonem inciderint.

e